Fussilet Suresi

wikishia sitesinden
(Fussilet suresi sayfasından yönlendirildi)
Fussilet Suresi
Fussilet
Diğer İsimlerSecde, Mesabih
Sure Numarası41
Cüz24 ve 25
Nüzul
Nüzul Sırası61
Mekki/MedeniMekki
İstatistiksel Bilgiler
Ayet Sayısı54
Kelime Sayısı796
Harf Sayısı3364


Fussilet Suresi (Arapça:سورة فصلت) veya Ha mim Secde Suresi, Kur'an-ı Kerim'in 24. ve 25-ci cüzlerinde yer alan kırk birinci sure olup, Mekki ve secde surelerinden biridir. Bir şeyi açıklamak anlamına gelen "Fussilet" kelimesi üçüncü ayette geçtiği için bu sure bu isimle anılmıştır. Fussilet Suresi daha çok inkarcıların Kuran'dan yüz çevirmesinden söz etmektedir. Allah'ın birliği, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in peygamberliği,Mead, Ad ve Semud kavimlerinin tarihine atıflar da burada ele alınan diğer konular arasındadır.

Bu surenin meşhur ayetleri arasında Hz. Peygamber'i kâfirlerin kötü davranışlarına karşı iyi davranmaya davet eden 34-cü ayet bulunmaktadır. Ayrıca müfessirlerin söylediği 41 ve 42. ayetler de Kur'an'ın tahrif olmadığına delildir. Bu sureyi okumanın fazileti hakkında diğer hususların yanı sıra Peygamberimiz (sav)'den de rivayet edilmiştir; Her kim Fussilet Suresi'ni okursa, Fussilet Suresi'ni oluşturan tüm harflerin sayısının on kat fazlasınca ona iyilik verilir.

Tanıtım

Sure, 3. ayette geçen "Fussilet" kelimesinden dolayı bu ismi almıştır. "Fussilet" kelimesi "bir şeyi açıklamak", "iki şeyi birbirinden ayırmak", "detaylandırmak" gibi anlamlara gelen "Fassale" fiilinin edilgenidir.

Bu sureye "secde Suresi" de demişlerdir. Zira bu sure, secde edilmesi farz olan dört Azaim surelerden biridir (32. ayet). Surenin bir diğer adı da "Mesabih"dir. Zira bu kelime 12. ayette geçmiştir.[1]

Küfe karilerine göre ayet sayısı 54, Hicaz karilerine göre 53, Şam ve Basra karilerine göre 52 ve bazı karilere göre ise, 56’dır. Ancak birinci görüş meşhurdur. Sure 796 kelime ve 3364 harften oluşmaktadır.

Mushaf’taki sıralamaya göre kırk birinci, [2]ve iniş sırasına göre ise, altmış birinci suredir. Sure, Mekki surelerdendir. Hacim olarak mesani surelerden ve bir hizipten biraz fazladır. Mukatta harflerle başlayan (ha-mim) yirmi ikinci suredir.[3] Ayrıca "Havamim" surelerinin de ikincisidir. Fussilet Suresi 37. ayet-i kerimesi, farz tilavet secdesine sahiptir. Yani bu ayeti okuyan ve işiten şahsın secde etmesi farzdır. Ben-i Haşimi, [4] Tilavet secdesi farz olan surelerin farz namazlarda okunması caiz değildir. [5]

İçeriği

Bu surenin en önemli konuları şunlardan ibarettir: Kur’an’ın nüzulü, özellik ve hususiyetlerine işaret, yeryüzü ve göklerin yaratılışı, mead ve kıyamet sahneleri, cehennemliklerin tüm aza ve organlarının kendileri aleyhine tanıklık etmesi, Allah yolunda sabır ve sonucu, ayrıca Ad ve Semud kavimlerine de değinilmiştir.[6]


Meşhur Ayetler

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ

De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahy olunuyor. (Fussilet Suresi / 6)

Kehf Suresi'nin son kısmında tekrar olunan Fussilet Suresi altıncı ayet-i kerimesinin ilk başlangıcı, Allah Resulü’nün (s.a.a) melek olmadığını, "Allahlık" iddiasında bulunmadığını ve üstün ırka sahip bir insan olmadığını söylemektedir.

Aksine Peygamber Efendimiz (s.a.a) de yaratılış açısından aynı diğer insanlar gibi cisim, ruh, gazap, akıl, vicdan ve diğer ruhi ve cismi ihtiyaçları olan bir insandır.

Ancak Allah Resulü’nün (s.a.a) diğer insanlardan farkı şudur: Peygamber Efendimiz (s.a.a) kabiliyetleri ve çekmiş olduğu zahmetlerden ötürü, Allah’ın ona vahyetmesine layık olabilmiş ve Allah-u Teala onu kendi risaleti için, emim ve güvenilir bulmuştur.

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ

Ve eşit değildir iyilikle kötülük. Kötülüğü, en güzel bir muâmeleyle karşıla, gider; bir de bakarsın ki aranızda düşmanlık olan kişi, sanki senin en yakın bir dostun. (Fussilet Suresi / 34)

Yukarida ki ayet-i kerimede içtimai ve ahlaki konular alanında çok önemli tavsiyelerde bulunulmuştur. Bu sebebten dolayı, bu ayet-i kerime ahlak konularında tefsircilerin ve ahlak üstatlarının dikkatini çekmiştir.

İyilik ve kötülük çok geniş bir kavram olsa da bu ayet-i kerimede maksat, tebliğ yöntemleridir. Bu ayet-i kerime Allah, Resulü’ne (s.a.a) şu şekilde tavsiyede bulunuyor: Kötülüklere iyilikle karşılık ver başarılı olmak için intikamcı olma. [8]

Kur’an Tahrif Edilmedi

إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِالذِّكْرِ لَمَّا جَاءهُمْ وَإِنَّهُ لَكِتَابٌ عَزِيزٌ

Kur'ân, kendisine tebliğ edildikten sonra kâfir olanlar ve hem de şüphe yok ki bu Kur'ân, eşsiz ve üstün bir kitaptır ki; (Fussilet Suresi / 41)

لَا يَأْتِيهِ الْبَاطِلُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَلَا مِنْ خَلْفِهِ تَنزِيلٌ مِّنْ حَكِيمٍ حَمِيدٍ

Ne önceden onun hükümlerini iptâl eden bir kitap gelmiştir, ne de ondan sonra gelir ve bâtıl, ona zarar veremez; hüküm ve hikmet sâhibinden, hamde lâyık mâbut tarafından indirilmiştir. (Fussilet Suresi / 42)

Kur’an’ın tahrif edilmediği veya tahrif edilmezliği, İslam mezheplerinin ve Müslümanların genelinin inandığı bir konudur. Bu inanca göre, Kur’an-ı Kerim ilk olarak Allah Resulü’ne (s.a.a) nasıl nazil olmuşsa, bugün bizim elimizde olan Kur’an-ı Kerim’de aynı o Kur’an’dır. Yani ne ona eklenilmiş ve ne de azaltılmıştır.

Mütekellimler ve müfessirler Kur’an-ı Kerim’in tahrif olmadığını reddeden bazı ayet ve rivayetleri kanıt olarak sunmaktalar. İşte bu cümleden Fussilet Suresi'nin 41 ve 42. ayet-i kerimeleri müfessirler tarafından Kur’an'ın tahrif olmadığına, Kur’an tarafından delil olarak sunulmuştur. [9]

مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاء فَعَلَيْهَا وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ

Ve kim iyi bir iş yaparsa, faydası kendisinedir ve kim kötülükte bulunursa, zararı kendisine ve Rabbin, kullarına zulmetmez kesin olarak. (Fussilet Suresi / 46)

Bu ayet-i kerime bir insanın yapmış olduğu bir amelle ilintili olarak genel bir kurala değiniyor. Zira Kur’an-ı Kerim defalarca bu konu üzerinde tekitle durmuştur. Ayet-i kerime, "acı ve tatlı olayların kökünü kendi amellerinizde arayınız; hatta Allah’a ve başkalarına dahi nispet vermeyniz" diye hatırlatmada bulunmaktadır.

Tilavet Secdesi Ayeti

Fussilet Suresi 37. ayet-i kerimesi farz tilavet secdesine sahiptir.

Tavsiye Edilen Özel Kıraatler

Fussilet Suresi'ni müstahap namazlarda, özellikle de Cuma gecesi (Perşembe günü akşam) gece namazının beşinci rekâtında okumak. [10] Yine aynı şekilde Cuma gecesi (Perşembe günü akşam) okumak. [11] Yine aynı şekilde Kâbe’nin içinde kılınan iki rekâtlık namazın ilk rekâtını iki sütun arasında yer alan kırmızı mermer üzerinde kılarken okumak tavsiye edilmiştir. [12]

Fazilet ve Özellikleri

Fussilet Suresi'ni okumanın fazileti hakkında Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: "Her kim Fussilet Suresi'ni okursa, Fussilet Suresi'ni oluşturan tüm harflerin sayısının on kat fazlasınca ona iyilik verilir." [13]

İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: "Fussilet Suresi'ni okumak, okuyan şahsın kıyamet gününde nurlu, sevinçli ve mutlu olmasına neden olacaktır. Dünyada ise, öyle bir yaşantı sürecektir ki bütün herkes onu övecek ve ona gıbta edecektir." [14]

"El-Burhan" tefsirinde Fussilet Suresi'ni okumanın bazı özelliklere sahip olduğu zikredilmiştir: Kalp ve göz hastalıklarının iyileşmesine ve karın ağrısının giderilmesine neden olmaktadır. [15]

Tarihi Rivayetler ve Öyküler

Ad ve Semud kavimlerinin azaba duçar olması, peygamberlerin daveti, kavimleri tarafından peygamberlerin inkâr edilmesi, Ad’ın kendini üstün görmesi, kasırganın Ad kavmini yok etmesi, Semud’un hidayete davet edilmesi, yıldırım azabının nazil olması. 13-17. ayet-i kerimeler.

Fussilet Suresi Arapça ve Türkçe Meali


Önceki Sure
Mü'min Suresi
Fussilet Suresi Sonraki Sure
Şura Suresi

Dış Bağlantılar

Kaynakça

  1. Daneşname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, c 2, 1249.
  2. Marifet, Amuzeş-i Ulum-u Kur’an, 1371 h.ş, c 2, s 166.
  3. Daneşname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, c 2, 1249.
  4. Tevzihu’l Mesail-i Meraci, c 1, 615 ve 617.
  5. Necefi, Cevahiru’l Kelam, 1421 h.k, c 9, s 343.
  6. Danişname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, c. 2, s. 1249.
  7. Hameger, Muhammed, Kur’an sureleri, Nuru’s-Sakaleyn Kur’an ve İtret Kültür merkezi, birinci baskı, Kum, Neşri Nuşera, ş. 1392.
  8. Mekarim Şirazi, Bergozide-i Tefsir-i Numune, 1382 h.ş, c 4, s 304.
  9. Tusi, et-Tibyan, c 9, 131 ve 132; Fahr-i Razi, c 9, s 568; Meraği, c 24, s 138.
  10. Şeyh Hürr-ü Amuli, Vesailu’ş-Şia, 1414 h.k, c 6, s 141.
  11. Şeyh Hürr-ü Amuli, Vesailu’ş-Şia, 1414 h.k, c 6, s 146.
  12. Allame Hilli, Tezkiretu’l Fukaha, 1414 h.k, c 4, s 117.
  13. Tabersi, Mecmau’l Beyan, 1377 h.ş, c 9, s 5.
  14. İbn-i Babeveyh, Sevabu’l Amal, 1383 h.ş, s 113.
  15. Behrani, Tefsir-i el-Burhan, 1416 h.k, c 4, s 775.

Bibliyografi

  • Kur’an-ı Kerim, tercüme: Muhammed Mehdi Fuladvend, Tahran, Dâru'l Kur'âni'l Kerîm, 1418 h.k./ m. 1376.
  • Danişname-i Kur’an ve Kur’an Pejuhi, c. 2, Bahaddin Hürremşahi’nin katkılarıyla, Tahran, Dustan, Nahid, 1377 h.ş.
  • Behrani, Seyyid Haşim, el-Burhan, Tahran, Bonyad-ı Bi’set, 1416 h.k.
  • Ben-i Haşimi Humeyni, Seyyid Muhammed Hasan, Tevzihu’l Mesail-i Meraci, Defter-i Neşr-i İslami, Üçüncü baskı, 1378 h.ş.
  • Hürr-ü Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş-Şia, Kum, Alu’l Bayt, 1414 h.k.
  • Hilli, Hasan b. Yusuf, Tezkiretu’l Fukaha, Kum, Alu’l Bayt, 1414 h.k.
  • Şeyh Tusi, Muhammed b. Hasan, et-Tibyan fi Tefsiri’l Kur’an, Mektebetu’l Alami’l İslami, 1409 h.k.
  • Tabatabai, Seyyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan fi Tefsiri’l Kur’an, Tercüme: Seyyid Muhammed Bakır Musavi Hemdani, Kum, Defter-i İntişarat-ı İslamiyi Camia-i Müderrisin-i Havza-i İlmiye-i Kum, c 5, 1374 h.ş.
  • Tabersi, Fazıl b. Hasan, Mecmau’l Beyan fi Tefsiri’l Kur’an, Tercüme: Bistuni, Meşhet, Astan-ı Kuds-i Razavi, 1390 h.ş.
  • Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, Kum, Defter-i İntişarat-ı İslami, 1403 h.k.
  • Mekarim Şirazi, Nasır ve Ahmet Ali Babayi, Bergozide-i Tefsir-i Numune, Tahran, Daru’l Kutubi’l İslamiye, 1382 h.ş.
  • Necefi, Muhammed Hasan, Cevahiru’l Kelam fi Savbihi’l Cedid, Kum, Müessese-i Dairetu’l Fıkh-i İslami, c 9, 1421 h.k.