Anne ve Baba Hakları

Öncelik: b, kalite: c
linksiz
yönlendirmesiz
kaynaksız
wikishia sitesinden
(Ebeveyn hakları sayfasından yönlendirildi)

Ebeveyn hakları (Arapça: حق الوالدين), anne ve babanın çocukları üzerindeki haklardır. Anne ve babanın haklarına riayet etmek, İslam dininin ahlaki öğretilerinden ve Kur’an ve hadislerde vurgulanan konulardandır.

Kur’an-ı Kerim’de ebeveynlere iyilikte bulunmak “Allah’a ibadet” edilmesi ve “Ona şirk koşulmaması” hükmünden sonra zikredilmiş ve “anne ve babaya şükranlarını sunmak” “Allah'a şükretmek” ile eşdeğerde tutulmuştur. Elbette anne ve babaya itaat, Allah'a karşı gelmekle sonuçlanmamalıdır.

Hadislerde anne ve babanın emirlerine uymak, iman alameti; onlara bakmak, ibadet; onlara iyi davranmak, Allah katındaki en sevilen ibadet; onları hoşnut etmek, Allah'ın rızası ve onların hoşnut edilmemesi ise, Allah'ın öfkesine neden olduğu belirtilmiştir. Kim anne ve babasına iyilikte bulunursa, cennete gider. Anne ve babasının adına iyilik yapanın sevabı, ilk önce onun kendi hanesine yazılır. Anne ve babanın ahını almak ise, cennetten mahrum olmaya, Allah'ın lanetini almaya, ilahi rahmet ve nimetlerin elinden alınmasına neden olur.

Ebeveyn Haklarının Önemi

Kur’an ayetlerinde kaç defa anne ve babaya iyilikte bulunulması emredilmiştir.[1] Bu emirler “ve bilvalideyn-i ihsanen” ifadesiyle ve Allah'a ibadet edilmesi ve Ona şirk koşulmaması emirlerinden sonra zikredilmiştir.[2] Yine anne ve babaya şükretmenin, Allah'a şükretmekle eşdeğerde tutulması[3], bu dini ve ahlaki emrin seçkin önemine delalet etmektedir. Bu öğreti İslam’dan önceki dinlerde de vardı. Nitekim bu ifadelerin bir benzeri Ahd-i Atik’de de yer almıştır.[4] Bundan dolayı bazı batılı yazarlar onu, Hz. Musa'nın (a.s) on emri ile karşılaştırmışlar.[5]

Bu tavsiyenin nedeni ebeveynlerin, özellikle çocukluk döneminde annelerin evlatlarına olan zahmetlerinden dolayıdır.[6] Bazı müfessirlere göre, anne ve babalara ihsan etme emrinin Allah'a ibadet etmenin yanında yer alması, anne ve babanın çocukların zahiri olarak vücut bulmalarına sebep olduklarından ötürüdür.[7]

Miskeviye’nin Görüşü

Ünlü alim Şeyh Miskeviye[8] Kur’an’da çocukların ebeveynlerine iyilikte bulunmaları ve onların haklarına riayet etmeleri tavsiyesinde bulunulması ve buna karşın çocuklar için böyle bir hakkın olmamasını şu şekilde açıklamıştır: Ebeveynler gerçekte çocuklarını kendilerinden ayrı bilmemekte ve onları kendilerinden hesap etmektedirler. Bundan dolayı kendilerini sevdikleri kadar onları da sevmekte ve onların büyüme ve gelişmelerini kendi büyüme ve gelişmeleri saymaktadırlar. Çocukların vücut bulmalarına neden olduklarından, hakikatte onları kendi devamları olarak görmektedirler. Onların baki kalmaları ile baki kalmaktadırlar. Ancak, çocuklar anne ve babaları için böyle bir düşünce ve duyguya sahip değillerdir ve zamanla onu elde etmektedirler.[9]

Nasrettin Tusi’nin Görüşü

Ünlü Şii alimi Nasrettin Tusi[10], anne ve baba hakkını, en üstün ahlaki fazilet olan adaletin gereklerinden bilmektedir. Ona göre[11] anne ve babaların çocukların dünyaya gelmesi ve onların eğitilmesi gibi konularda çektikleri zahmet ve sıkıntılardan şöyle bir sonuç çıkmaktadır: Olabildiğince Allah'a ibadet edilmesi ve verdiği nimetlere şükretmek adaletin bir gerekçesi olduğu gibi, Allah'ın haklarını eda etmekten sonra anne ve babanın haklarını eda etmekten daha üstün hiçbir faziletin olmaması da adaletin gerekçesidir. Ayrıca anne ve babaya şükretmekten ve onların hoşnutluğunu kazanmaktan daha üstün bir ibadetin olmaması da gerekmektedir. Bundan dolayı anne ve babaya iyilikte bulunmak, Allah'ın vahdaniyetini itiraf etmek ve O'na ibadet etmekle eşdeğerde tutulmuştur. Hatta ona göre[12] bu hakka riayet etmek, ilahi haklardan daha önceliklidir. Zira Allah'ın böyle bir beklentisi yoktur ama anne ve baba her zaman çocuklarının onların zahmetlerine karşılık vermelerini beklemektedir.

Kur’an’da

Ebeveyn Haklarının Kur’an’daki Örnekleri

Kur’an tavsiyelerinde bazen ebeveyn haklarının mısdak ve ölçütleri de zikredilmiştir. Örneğin: Çocuklardan, özellikle anne ve baba yaşlandıkları vakit onlara kaba ve sert davranmamak bir yana, onlara yumuşak ve alçak gönüllü bir şekilde davranmaları, anne ve babaların çocukların büyüme ve gelişme çağında çektikleri zorluk ve onlara gösterdikleri şefkat ve sevgi karşılığında onlar hayatta iken ve öldükten sonra onlar hakkında dua etmeleri ve Allah’tan onlara rahmet etmesini[13] istemektedir. Nitekim peygamberler de anne ve babalarının hakkında her zaman "hayır" duada bulunmuşlardır.[14] Fazıl bin Hasan Tabersi[15] Ayetlerin siyak ve anlatım biçiminden anne ve baba hakkındaki bu duanın kabul olacağı ve nitekim hadislerde de bu mevzuya vurgulandığını belirtmiştir.[16]

Bazı Medeni ayetlerde çocuklardan anne ve babaların mali ve ekonomik haklarına riayet etmeleri istenmiştir. Çocuklar, kendi mallarından anne ve babalarına infak etmeli ve emredildiği gibi, vasiyet ve miraslarında onların haklarını gözetmelidir.[17]

Ebeveynlere Dua Etmenin Şartı İmandır

Müfessirlerin görüşüne ve tıpkı Tövbe suresinin 113. ayetine göre, çocukların anne ve babaları hakkında dua etmelerinin şartı, onların imanlarıdır. Kafir ve müşrik anne ve babaya, Kur’an’ın tavsiyesi ile ilahi rahmet talebinde bulunmamak gerekir. Bilakis çocuklar, dualarını ebeveynlerin imanına göre endekslemeli ya da onların hidayeti için dua etmelidir.[18]

İlahi Emirler Ebeveynlerin Hoşnutluğundan Önceliklidir

Anne ve baba çocuklarını Allah'a şirk koşmaya zorlarlarsa[19] her ne kadar anne ve babalarına karşı yumuşak, hoşgörülü ve müdara edici olmak zorunda olsalar da ilahi emirlerle çatıştığından, onların emirlerine uymak gerekmemekte ve onların bu emirleri geçersizdir.[20] İlahi emirlere uymak ve adalete riayet etmek, anne ve babaların hoşnutluğundan daha önceliklidir. Ayrıca anne ve babaya ilgi ve saygı, çocukların adaletten ve insaf çizgisinden sapmalarına engel olmamalıdır.[21] Zira akraba ve yakınlar, kıyamet günü çocuklara bir fayda sağlamayacaktır.[22]

Hadislerde

Ebeveynlerin özel yerine ve onlara ihsan ve iyilik yapılmasına hadislerde de vurgulanmıştır. Şia ve Sünni hadis külliyatlarında bu konu doğrudan ele alınmıştır.[23] Öyle ki onlarla iyi geçinme ve onlara itaat, akli bir davranış[24] ve Allah'ı doğru bir şekilde tanıma göstergesi[25] olarak değerlendirilmiş ve buna karşın, onların haklarını gözetmemek ve onlara itaat etmemek de haram ve günah-ı kebire zümresinden sayılmıştır.[26] Zira anne ve babaya itaatsizlik, ilahi nimetlere karşı (anne ve baba nimetine) nankörlük ve sonuçta Allah'ın itaatinden çıkmak demektir.[27]

Anne ve babaya itaat etmek, iman alameti[28], onlara bakılması, ibadet[29], onlara iyi davranmak, Allah nezdindeki en sevimli amel[30], onların hoşnutluğu, Allah yolunda cihat şartı (vücub-i aynı dışında)[31] sayılmış ve ilahi rıza ve gazap, ebeveynlerin çocuklarına karşı hoşnutluk veya hoşnutsuzluğunda bilinmiştir.[32] Buna ilave olarak onların haklarına riayet edilmesinde kusur gösterilmesi, hiçbir şekilde kabul edilmemektedir.[33] Buna göre Hz. Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.a) ebeveynlere iyilik edilmesini, kişinin başkalarına karşı fazilet amillerinden saymıştır.[34] İmam Bakır (a.s) da bu durumu Şiaların bariz özelliklerinden saymıştır.[35] Bundan dolayı Müslümanlar ebeveynleri hakkında iyilikte bulunmakta ve bu emrin zorluklarına tahammül etmektedirler.[36] Hatta ebeveynleri müşrik olsalar[37] ya da hayatta olmasalar bile.[38]

Hz. Resulü Kibriya Efendimizin (s.a.a) siyresinde de bu çok belirgindir. Nitekim denildiğine göre Efendimiz (s.a.a) sütannesine çok büyük değer vermiş[39] ve anne ve babasına iyi davrananlara saygı duymuştur.[40] Elbette Kur’an gibi ebeveynlere itaat etmenin farz olduğu -ve hatta eğer müşrik olsalar dahi- hadislerde de belirtilmiş, ancak bu Allah'a günah işlememek[41] şartına bağlanmıştır. Bu da anne ve baba haklarının geçersiz olma anlamına gelmez.[42]

Hadislerde Anne Hakkına Özel Önem Verilmiştir

Hadislerde anneye özel önem verilmesi vurgulanmış[43] ve hakların çoğu ona mahsus bilinmiştir.[44] Öyle ki hakkının eda edilmesinin mümkün olmadığını belirtmiştir.[45] Nitekim Hz. Resulü Kibriya Efendimizden (s.a.a) nakledilen “Cennet anaların ayakları altındadır”[46] meşhur sözü, annenin özel konumunu ve ilahi hoşnutluğun, onun haklarına riayet edilmesinde yattığını göstermektedir. Hatta bazı rivayetlerde, anneye iyilik edilmesi önceki günahların kefareti olarak sayılmıştır.[47] Bundan dolayı anne ve baba hakkı ve çocukların vazifeleri, birbiri üzerinde farklılıklar göstermektedir.
İmam Seccad (a.s) haklar risalesinde, gebeliğin başından çocuğun rüşt ederek geliştiği güne kadar annenin çektiği zorlukları, annenin çocuk üzerindeki hakkı olarak saymış ve çocuklardan annenin zahmetlerinin kadrini bilmesini istemiştir. Buna karşın babayı çocuğun asıl ve temeli, varlık ve hayat hakkı olarak bilmektedir.[48] Nasrettin Tusi[49] anne hakkını, baba hakkından daha fiziksel saymış ve bu durumu bilmek akletmeyi gerektirdiğinden, anne hakkı baba hakkından daha önce çocukların ilgisini çekmekte ve onu eda etmek için özen göstermektedirler. Ona göre, baba haklarının edası daha çok babaya eksiksiz olarak itaat etmek, onu hayırla anmak, dua ve senada bulunmak gibi manevi işlerde; anne hakkının edası ise, mal temin etmek ve yaşamını rahat ettirmek için, gerekli araç ve gereçlerin temin edilmesi gibi maddi şeylerdedir.[50]

Hadislerde Ebeveyn Haklarının Ölçütü

Hadislerde anne ve babanın çeşitli maddi ve manevi haklarına değinilmiştir. Onlardan bazıları şunlardır:

  • Hadislerde, anne ve babanın hayatlarının korunmasına vurgu yapılmıştır. Örneğin:
    • Çocuklar, anne ve babalarına zarar vermekten sakındırılmış ve nehyedilmiştir.[51]
    • Onların öldürülmesi en büyük küfür (inkar) ve nankörlük olarak değerlendirilmiştir.[52]
    • Çocuklara, mallarını infak etmekte anne ve babalarını başkalarından öncelikli tutmaları tavsiye edilmiş[53] ve hatta ihtiyaçları olmasa bile onların maddi ihtiyaçlarının giderilmesine özen göstermeleri istenmiştir.[54]
  • Görgü kurallarına riayet edilmesi de ebeveyn haklarındandır. Örneğin: Evlat, onların yanında iyi bir yoldaş olmalı; onları isimleriyle çağırmamalı; onların önünde yürümemeli; onlardan önce ve onlara sırtı dönük oturmamalıdır.[55] Çocuklarını çağırdıklarında namazda olsalar dahi acele olarak dediklerini yapmaları gerekir.[56] Nitekim eğer onların istek ve temayülleri evladın istek ve temayülüne aykırı dahi olsa, onlara surat asmamaları, kötü davranmamaları ve hatta nankörlüğün en düşük seviyesi olan “of” bile dememeleri gerekir.[57] Zira onları üzmek ve kırmak, anne ve babaya itaatsizlik ve onların ahını alma ölçütüdür.[58]
  • Anne ve babanın mahremiyet ve özelini korumak;[59]
  • Söz ve davranışta onlara karşı tam bir tevazu ve hoşgörü göstermek;[60]
  • Onlara şükranlarını sunmak;
  • Onlar hakkında dua etmek;
  • Hayır işlerinde anne ve babaya yardım etmek.[61]

Anne ve Babanın Öldükten Sonraki Hakları

Çocuklara, anne ve babaları öldükten sonra da onlara ihsan ve iyilikte bulunmaları söylenmiştir.[62] Bağışlanma dileğinde bulunmak, onlar hakkında Kur’an okumak, sadaka vermek, onların borç ve üstlendikleri diğer taahhütlerin yerine getirilmesi, yakınlarıyla sılayı rahimde bulunmak[63], onlar hakkında oruç ve hac ibadetleri yapmak bunlardan bazılarıdır.[64] Hatta baba (ve annenin) kazaya kalmış namaz ve oruçların büyük oğul tarafından kılınması ve tutulması farzdır.[65] Sahife-i Seccadiye’de[66] çocukların anne ve babaya karşı vazife ve sorumluluklarının tamamı dua kalıbında zikredilmiştir.[67]

Ebeveynlerin hakkını eda etmenin çok zor olduğuna hadislerde vurgu yapılmış[68] ve bu vazifelerin yerine getirilmesi her ne kadar çocuklar için zor olsa da anne ve babanın zahmetlerini telafi edemeyeceği belirtilmiştir.[69]

Anne ve Babaya Yapılan İyiliğin Etkileri

Nakledilen rivayetlere göre her kim anne ve babasına iyilikte bulunursa, cennete girecektir.[70] Anne ve baba hakkında yapılan her iyilik, hatta ondan daha önce onun hanesine yazılmaktadır.[71] Anne ve babaya iyilikte bulunmak, insanın ölümünü geciktirmeye, uzun ömre [72] ve bol rızka[73] sebep olacağı gibi, ölüm zorluğunu da hafifletir.[74] Çocuğun anne ve babasına sevgi ve şefkatle bakışı, hac sevabına[75] ve anne ve babanın çocuklarına razı olmuş bir şekilde bakışı çocuğun köle azat etmesi sevabına[76] denktir.

Anne ve Baba Ahının Sonuçları

Anne ve babanın ahı ve razı olmaması cennetten mahrum olmaya[77], Allah’ın lanetine[78] ve Allah’ın rahmet, nimet ve ilgisinin selp olmasına neden olur.[79] Nitekim (rivayet edildiğine göre) Hz. Yusuf (a.s) babasına saygı ve ihtiramda geciktiğinden nübüvvet silsilesinin ondan alınmasına neden olmuştur.[80] Anne ve babasının ahını alan kişinin namaz[81] ve itaati[82] de kabul edilmeyecek ve ölümü öne alınacaktır.[83]

Kaynakça

  1. Ankebut, 8; Ahkaf, 15: “Biz, insana, ana babasına iyilik etmesini emrettik.”
  2. Bakara, 83; Nisa, 36; En’am, 151; İsra, 23.
  3. Lokman, 13, 14: “Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız banadır."
  4. Sıfır Laviyan, 19: 2-4; Sıfır huruç, 12: 20; Sıfır tesniye, 16:5.
  5. Roberts, s. 46, 49; Hirschfeld, s. 81; Geiger, s. 84.
  6. İsra, 24; Lokman, 13, 14; Ahkaf, 15.
  7. Fahr-i Razi, Beyzavi, İbn-i Kesir, Feyz-i Kaşani, İsra 23, Nisa 36 ve Ankebut, 8. ayetlerinin açıklaması.
  8. Miskeviye, s. 131, 132.
  9. Nasrettin Tusi, s. 139.
  10. Tusi, s. 237.
  11. Tusi, s. 237, 238.
  12. Tusi, s. 238.
  13. İsra, 23, 24.
  14. İbrahim, 41; Şuara, 86; Neml, 19; Nuh, 28.
  15. İsra, 23, 24; açıklama için el-Mizan tefsirine bakılabilir.
  16. İbn-i Hambel, c. 2, s. 258; Ebu Davud, c. 1, s. 343; Hasan bin Fazıl Tabersi, s. 275.
  17. Bakara, 180, 215; Nisa, 11; Taberi, Tusi, et-Tibyan, ayetin açıklaması.
  18. Bkz. Tabersi, Tusi, et-Tibyna, Zemahşeri, Fahr-i Razi, İsra, 23, 24. ayetin tefsiri.
  19. Ankebut, 8; Lokman, 13, 14.
  20. Ahkaf, 15.
  21. Nisa, 135.
  22. Mumtehine, 3; Maaric, 111, 12; Abese, 34, 35.
  23. Kafi, c. 2, s. 157, 163; Biharu’l-Envar, c. 71, s. 22, 86; Buhari, c. 7, s. 68, 71; Müslim, c. 8, s. 2, 6.
  24. Kafi, c. 1, s. 22.
  25. Misbahu’ş-Şeriat, s. 70.
  26. Kafi, c. 2, s. 278; Buhari, c. 7, s. 70, 71.
  27. İbn-i Babaveyh, c. 3, s. 565; Şeyh Saduk, c. 2, s. 479.
  28. Kafi, c. 2, s. 158.
  29. Kafi, c. 4, s. 240.
  30. Buhari, s. 69.
  31. Kafi, c. 2, s. 2160; İbn-i Hambel, c. 3, s. 76; Sanaani, c. 8, s. 463; İbn-i Ebi Şeybe, c. 6, s. 99; İbn-i Hambel, c. 2, s. 165.
  32. Kafi, c. 1, s. 428; Tirmizi, c. 3, s. 207.
  33. Kafi, c. 2, s. 162.
  34. Kafi, c. 2, s. 57.
  35. Kafi, c. 2, s. 74.
  36. Kafi, c. 2, s. 162; Şeyh Saduk, c. 4, s. 361.
  37. Buhari, c. 7, s. 71.
  38. Kafi, c. 2, s. 158.
  39. Ebu Davud, c. 2, s. 507, 508.
  40. Kafi, c. 2, s. 161.
  41. Kafi, c. 1, s. 428; Şeyh Saduk, c. 2, s. 124: “لا طاعة للمخلوق فى معصیة الخالق”
  42. Kafi, c. 2, s. 159; Müslim, c. 3, s. 81.
  43. Kafi, c. 2, s. 159, 160; Buhari, c. 7, s. 69; İbn-i Hambel, c. 5, s. 3.
  44. Hakim-i Nişaburi, c. 4, s. 150.
  45. İbn-i Ebi Cumhur, c. 1, s. 269.
  46. İbn-i Hambel, c. 3, s. 429; Nesai, c. 6, s. 11; İbn-i Mace, c. 2, s. 930.
  47. Kafi, c. 2, s. 162; Kutb-u Ravendi, s. 126.
  48. Şeyh Saduk, c. 2, s. 621, 622; Kabacini, c. 1, s. 545, 578.
  49. Tusi, s. 239.
  50. İbn-i Kesir, Ankebut, 8.
  51. İbn-i Mace, c. 2, s. 890.
  52. Kafi, c. 2, s. 348.
  53. Kafi, c. 4, s. 13; Taberani, c. 3, s. 332.
  54. Kafi, c. 2, s. 157.
  55. Kafi, c. 2, s. 158, 159; Şeyh Saduk, c. 4, s. 372; Buhari, s. 21.
  56. Ravendi Kaşani, s. 92; Muttaki, c. 16, s. 470.
  57. Kafi, c. 2, s. 349; Tusi, et-Tibyan, Suyuti, İsra, 23. ayetin açıklaması.
  58. Şeyh Saduk, c. 4, s. 372.
  59. Kafi, c. 6, s. 503; İbn-i Babaveyh, c. 4, s. 372.
  60. Taberi, Fazıl bin Hasan Tabersi, İsra, 24. ayetin açıklaması.
  61. İbn-i Babaveyh, c. 1, s. 258.
  62. Kafi, c. 2, s. 159, 163.
  63. Kafi ve İbn-i Babaveyh a.g.y; Buhari, s. 20; İbn-i Mace, c. 2, s. 1209.
  64. Kafi, c. 2, s. 159.
  65. Muhakkik-i Hilli, kısım. 4, s. 826.
  66. Sahife-i Seccadiye, 24. dua.
  67. Şii İmamlarından nakledilen dualara örnekler için Bkz. Tusi, Misbahu’l-Muteheccid, s. 99, 101, 146, 267, 300, 313, 613, 727.
  68. Şeyh Saduk, s. 547; Müslim, c. 4, s. 218.
  69. El-Fıkh el-Mensub lil-İmam Rıza (a.s), s. 334; Hasan bin Fazıl Tabersi, s. 280; Heysemi, c. 8, s. 137; Nuri, c. 15, s. 180.
  70. İbn-i Hambel, c. 2, s. 346; Müslim, c. 8, s. 5, 6.
  71. Kafi, c. 2, s. 159.
  72. İbn-i Babaveyh, s. 301; Buhari, s. 16.
  73. İbn-i Hambel, c. 3, s. 229.
  74. İbn-i Babaveyh, s. 473.
  75. Beyhaki, c. 6, s. 186; Muttaki, c. 16, s. 469.
  76. İbn-i Ebi Dunya, s. 65.
  77. Sanaani, c. 7, s. 454; İbn-i Hambel, c. 2, s. 203; Kafi, c. 2, s. 348.
  78. İbn-i Hambel, c. 1, s. 317.
  79. İbn-i Hambel, c. 3, s. 440; Nesai, c. 5, s. 80, 81.
  80. Kafi, c. 2, s. 312, 331.
  81. Kafi, c. 2, s. 349.
  82. Biharu’l-Envar, c. 71, s. 80; Nuri, c. 15, s. 196.
  83. Kafi, c. 2, s. 448; İbn-i Babaveyh, c. 3, s. 565; Hakim-i Nişaburi, c. 4, s. 156.

Bibliyografi

  • Kur’an-ı Kerim.
  • Kitabı Mukaddes, ahdi atik.
  • İbn-i Ebi Dunya, Mekarimu’l-Ahlak, Mecidi Seyyid İbrahim baskısı, Kahire, m. 2004.
  • İbn-i Ebi Cumhur, Avaliu’l-Lealiu’l-Aziziye fi’l-Ahadisi’d-Diyniye, Mucteba Iraki baskısı, Kum, 1985.
  • İbn-i Ebi Şeybe, el-Musennef fi’l-Ahadis ve’l-Asar, Said Muhammed baskısı.
  • İbn-i Babaveyh, Uyun-u Ahbari er-Rıza, Mehdi Laciverdi, Kum, ş. 1363.
  • İbn-i Babaveyh, Men La Yahzuruhu’l-Fakih, Ali Ekber Gaffari baskısı, Kum, k. 1404.
  • İbn-i Babaveyh, Emali, Kum, 1417.
  • İbn-i Babaveyh, İlelu’ş-Şerai, Necef, 1385, Kum ofset baskısı.
  • İbn-i Hambel, Müsned-i İmam Ahmed bin Hambel, Beyrut, Daru sadır.
  • İbn-i Kesir, Tefsiri el-Kur’anu’l-Azim, Beyrut, 1412.
  • İbn-i Mace, Sünen İbn-i Mace, Muhammed Fuad Abdulbaki, Kahire, m. 1954.
  • Süleyman bin Eş’es Ebu Davud, Said Muhammed Liham baskısı, Beyrut, m. 1990.
  • Muhammed bin İsmail Buhari, Sahihi Buhari, Muhammed Zihni Efendi baskısı, İstanbul, m. 1981.
  • Muhammed bin İsa Tirmizi, Süneni et-Tirmizi, c. 3, Abdurrahman Muhammed Osman baskısı, Beyrut, k. 1403.
  • Ahmed bin Ali Tabersi, el-İhticac, Muhammed Bakır Musevi Horasan baskısı, Necef, m. 1966.
  • Abdullah bin Ömer Beyzavi, Envaru’t-Tenzil ve Esraru’t-Tevil, el-Maruf bi-Tefsiri’l-Beyzavi, Mısır, 1330.
  • Ahmed bin Hüseyin Beyhaki, es-Süneni Tirmizi, Abdulvahhab Abdullatif, Beyrut, 1983.
  • Muhammed bin Abdullah Hakim-i Nişaburi, el-Müstedrek ale’s-Sahiheyn, Beyrut, Daru’l-Marifet.
  • Fazlullah bin Ali Ravendi Kaşani, en-Nevadir, Said Rıza Ali Askeri, Kum, ş. 1377.
  • Zemahşeri, Mahmut bin Ömer, el-Keşşaf an Hakaik Gavamizi’t-Tenzil ve Uyunu’l-Akavil fi Vucu’t-Tevil, Beyrut, 1947.
  • Suyuti, Abdurrahman bin Ebu Bekir Suyuti, ed-Durru’l-Mensur, Necdet Necib, Beyrut, 2000.
  • Abdurrazzak bin Himam Sanaani, el-Musennef, Habiburrahman Azemi, Beyrut, 1983.
  • Tabatabai, Muhammed Hüseyin Tabatabai, el-Mizan, Beyrut, 1974.
  • Süleyman bin Ahmed Tabarani, Müsned-i Şamiin, Hamdi Abdulmecid Selefi baskısı, Beyrut, 1996.
  • Hasan bin Fazıl Tabersi, Mekarimu’l-Ahlak, Kum, m. 1972.
  • Taberi, Muhammed bin Cerir, Camiu’l-Beyan, Mısır, 1954.
  • Muhammed bin Hasan Tusi, et-Tibyan fi Tefsiri Kur’an, Ahmed Habib Kusayr Amuli baskısı, Beyrut.
  • Muhammed bin Hasan Tusi, Misbahu’l-Müteheccid, Beyrut, 1991.
  • Ali bin Hüseyin (a.s), dördüncü imam, Sahife-i Seccadiye, Kum, 1411.
  • Muhammed bin Muhammed Gazali, İhyau Ulumu’d-Din, Beyrut, 1986.
  • Muhammed bin Ömer Fahri Razi, et-Tefsiri’l-Kebir, Mefatihu’l-Gayb, Beyrut, 2000.
  • el-Fıkhu’l-Mensub lil-İmam Rıza (a.s), Meşhed, Alulbeyt, 1406.
  • Muhammed bin Şah Murtaza Feyz Kaşani, Tefsiri Safi, Hüseyin A’lemi baskısı, Tahran, 1416.
  • Hasan Kabacini, Şerh Risaletu’l-Hukuk lil-İmam Ali bin Hüseyin (a.s), Kum, Beyrut ofset baskısı, 1406.
  • Said bin Hibetullah Kutbu Ravendi, Kitabu Silvetu’l-Hazin, el-Maaruf ed-Deavat, Kum, 1407.
  • Kuleyni, Muhammed bin Yakub, el-Kafi, Ali Ekber Gaffari, Beyrut, 1401.
  • Ali bin Hisamuddin Muttaki, Kenzu’l-Ummal fi Süneni’l-Ekval ve’l-Efal, Beyrut, 1989.
  • Meclisi, Muhammed Bakır bin Muhammed Taki, Biharu’l-Envar, Beyrut, 1983.
  • Cafer bin Hasan Muhakkik Hilli, Şeraiu’l-İslam fi Mesaili’l-Helal ve’l-Haram, Sadık Şirazi baskısı, Tahran, 1409.
  • Ahmed bin Muhammed Miskeviye, Tehzibu’l-Ahlak ve Tathiru’l-A’rak, Hasan Tamim baskısı, Beyrut, İsfahan ofset baskısı, ş. 1398.
  • Müslim bin Haccac, el-Camiu’s-Sahih, Beyrut, Daru’l-Fikr.
  • Misbahu’ş-Şeriat, mensub be- İmam Cafer Sadık (a.s), Beyrut, A’lemi baskısı, 1980.
  • Ahmed bin Ali Nesai, kitabu Süneni’l-Kubra, Abdulgaffar Süleyman Bendari ve Seyyid Kesrevi Hasan baskısı, Beyrut, 1991.
  • Muhammed bin Muhammed Nasrettin Tusi, Ahlak Nasıri, Mücteba Meynevi ve Ali Rıza Haydari baskısı, Tahran, ş. 1360.
  • Hüseyin bin Muhammed Taki Nuri, Müstedreku’l-Vesail, Kum, 1408.
  • Ali bin Ebu Bekir Heysemi, Mecmeu’l-Zevaid ve Menbeu’l-Fevaid, Beyrut, 1988.
  • Abraham Geiger, Was hat Mohammed aus dem Judenthume aufgenommen?, Leipzig 1902, repr. Osnabruck 1971.
  • Hartwig Hirshfeld, New researches into the composition and exegesis of the Qoran, London 1902.
  • Robert Roberts, The social laws of the Qoran: considered, and compared with those of the Hebrew and other ancient codes, New Delhi, 1978.