Eşbah Hutbesi

Öncelik: c, kalite: c
linksiz
kategorisiz
navbox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden

Eşbah Hutbesi (Arapça: خطبة الأشباح), içinde çeşitli konuların yer aldığı Nehcü’l Belağa’nın uzun hutbelerinden biridir. Allah’ın (c.c) vasfedilmesi, mekân ve zamansız oluşu, sıfat ve isimlerinin tevkifi [Not 1] olması, mahlûkatın yaratılışının bir amacı olduğu, göklerin, yeryüzünün ve meleklerin tanıtılması gibi konular yer almıştır.

Bu hutbede, edebi açıdan olağanüstü ve şaşırtıcı olan kinaye ve istiareler bulunmaktadır. İbn-i Ebi’l Hadid, hutbeyi söyleyen kişinin (yani İmam Ali’nin (a.s)) bu sebeple başkalarından üstün sayılması gerektiğini yazmaktadır.

Nüshalardaki Sıralaması

Eşbah Hutbesi'nden Bir Bölüm

Ey Allah’ım! Sen, bütün güzel vasıfların sahibisin; çok övülmeye layıksın. Ümit beslenenlerin en hayırlısı sensin. İsteneceklerin en hayırlısı da sensin.

Allahım! Bana öyle şeyler bağışladın ki senden başkasına hamd ve sena edemem; ümitsiz kılanları ve güvenilir olmayanları dilimle övemem. Sen dilimi insanları övmekten, yaratılmış kullara sena etmekten uzak kıldın. Allahım! Her övenin övgüsünün bir karşılığı ve armağanı vardır. Ben de bunun için, rahmet ve mağfiret hazinelerinin yol göstereni olarak sana ümit bağladım.

Bu hutbenin sıralaması Nehcü’l Belağa’nın nüshalarında farklılıklar arz etmektedir:[1]

Nüsha Adı Hutbe Numarası
el-Mu'cemu'l Mufehres, Subhi Salih 91
Feyzü'l İslam, Hoi'nin Şerhi, Molla Salih, İbn-i Ebi'l Hadid 90
İbn-i Meysem 88
Abduh 87
Molla Fethullah 97
Fi Zilal 89

İsminin Konulması

"Şebeh" uzaktan görülüp seçilemeyen nesne veya kişiler için kullanılan bir terimdir. Bu hutbede İmam Ali (a.s) göklerin, yeryüzünün, meleklerin ve Hz. Âdem’in (a.s) yaratılışı hakkında insanların anlayacakları kadar bahsettiğinden, hutbe “Eşbah” adıyla ünlenmiştir.[2]

İçerik ve Anlamı

"Nehcü’l Belağa" kitabını derleyen Şerif Razi’nin, kitabı yazarken güttüğü düşünce, Müminlerin Emiri Hz. Ali’ye (a.s) ait olan hutbelerin içinde fesahat ve belagati en çok dikkate değer olan kısımları seçip, diğer sözleri ihmal etmekti. O hutbelerden biri de Eşbah Hutbesi'dir. Bu hutbenin bazı yerlerinde kesintiye gidilmesine rağmen, yine de oldukça uzun bir hutbedir. Hz. Müminlerin Emiri (a.s) hutbenin neredeyse tüm cümlelerinde istiare ve kinayeler kullanmıştır. [3]

Eşbah Hutbesinde üzerinde durulan konulardan bazıları şunlardır:

  1. Allah’ın vasfedilmesi ve O’nun mekansız ve zamansız olduğu, sıfatlarının tevkifi olduğu ve dolayısıyla Kur’an, nebevi sünnet ve hidayet İmamlarının (a.s) sözlerinde geçen vasıflarla yetinilmesi gerektiği ve ayrıca insan aklının Allah’ın sıfatlarını idrak etmekten aciz olduğu,
  2. İlimde derinleşenlerin tefsiri[4]
  3. Mahlûklar, her ne kadar konuşmasalar da Allah’ın hüccet ve kanıtlarıdırlar.
  4. Allah’ı yaratıklarına benzetenlerin işlerinin batıl olduğu[5]
  5. Yaratılanların kendileri için kararlaştırılan hedefe ulaşmaları[6] (Yaratılış aleminin hedefli olması)
  6. Yaratılışın sağlam ve muhkem oluşu[7]
  7. Göklerin yaratılışının vasfedilmesi[8]
  8. Meleklerin vasfedilmesi[9]
  9. Yeryüzünün yaratılışının vasfedilmesi[10]
  10. Hz. Adem’in (a.s) yaratılışı[11]
  11. Rızkın az ve çok olarak, fakir ve zengin insanların şükür ve sabrını ölçmek için adaletli bir şekilde paylaştırılması[12]
  12. Allah’ın ilminin vasfedilerek, tüm varlıklardan haberdar olduğu[13]
  13. Hutbe, İmamın duası ve Allah’ın rızasını talep ederek, O’ndan başka kimseye el açmamakla sona ermektedir.[14]

Hutbenin Edebi Değeri

Mutezile alimlerinden İbn-i Ebi’l Hadid, hutbenin şerhinde şunları yazmaktadır:

“Bu bölümde, Müminlerin Emirinin (a.s) sözlerinde olağanüstü kinaye ve istiare bulunmakta ve bu bedii babındandır. Eğer çok konuşan bir şairin divanında veya çeneli bir yazarın kitabında bunlar bulunursa, başkalarından daha üstün sayılmasını icap eder… Sözlerin üstünlük ölçüsünü bu şekil sanatlarda arayanlar; yüz sayfalık bir yazıda onlardan iki veya üç kelime bulurlarsa, kıyameti kopartırlar; ses ve gürültü yaparak, sayfalarca onun üstünlük ve değerinden dem vururlar. Ancak bu sözlerin tamamı, bu sanatın en latif ve en zarif şekilde, en üstün ifadelerle, en titiz manalarla ve en güzel maksatlarla dopdolu olmasına rağmen, taassup ve nefsani hevesler bu sözlerin üstünlüğünü açıklamalarına mani olmaktadır.[15]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. El-Mu’cemu’l Mufehres li-Elfazi Nehcü’l Belağa, nüshalar arasındaki farklılıklar cetveli, s. 232.
  2. Nehcü’l Belağa, tercüme: Şehidi, 91. hutbe, dipnot. 1, s. 471.
  3. Munteziri, Dershayi Nehcü’l Belağa, c. 3, s. 462.
  4. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 75.
  5. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 76.
  6. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 76.
  7. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 77.
  8. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 77–78.
  9. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 78.
  10. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 80.
  11. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 82.
  12. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 82.
  13. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 83–84.
  14. Nehcü’l Belağa, tercüme Şehidi, s. 84.
  15. İbn-i Ebi’l Hadid, Şerh-i Nehcü’l Belağa, c. 6, s. 451- 452.
  1. Allah’ın isimleri ve sıfatları konuda kelami bir terimdir. İnsanların Allah’ın Kur’an-ı Kerim ve rivayetlerde nakledildiği isimlerden ve sıfatlardan fazla, kedilerinden bir isim veya sıfatı Allah’a isnat etmeleri yasak anlamındadır.

Bibliyografi

  • Nehcü’l Belağa, tercüme: Seyyid Cafer Şehidi, Tahran, İlmi ve Ferhengi, 1377 h.ş.
  • İbn-i Ebi’l Hadid, Şerh-i Nehcü’l Belağa, c. 1, tahkik: Muhammed Ebu’l Fazl İbrahim, Daru İhyau’l Kutubu’l Arabi, İsa el-Bani el-Halebi ve Şureka, 1959 m.
  • Muhammedî, Seyyid Kazım, Deşti, Muhammed, el-Mu’cemu’l Mufehres li-Elfazi Nehcü’l Belağa, Kum, Neşr-i İmam Ali (a.s), 1369 h.ş.
  • Munteziri, Hüseyin Ali, Dershayi ez Nehcü’l Belağa, c. 3, Tahran, Serai, 1380.