Sahife-i Seccadiye’nin 21. Duası

Öncelik: c, kalite: c
linksiz
navbox'siz
yönlendirmesiz
kaynaksız
wikishia sitesinden
(Bir Şey İçin Üzüldüğünde Okuduğu Dua sayfasından yönlendirildi)
Yakarış
Dosya:Hürremşehr Camisi.jpg

Sahife-i Seccadiye’nin 21. duası; İmam Zeynel Abidin’e (a.s) mensup Sahife-i Seccadiye’de yer alan bu dua, 13 metinden oluşmaktadır. Temel konusu, bir şey için üzüldüğü ve günahlardan dolayı tasalandığı zaman okuduğu duadır.

Duanın Öğretileri

  • Allah, eğer bir kuluna korku vermişse, artık kimse onu güvene erdiremez ve eğer yalnız bırakırsa, kimsesi olmaz.
  • Her kaçış ve firarın sonu, Allah’a dönmektedir.
  • İnsan Allah’ın kuludur. Dolayısıyla seçme hakkı ve dizginleri O’nun elindedir.
  • Allah’ın kul hakkındaki ilahî kazası, adaleti ile aynıdır.
  • İnsan, Allah’a itaat ederek ve O’nun sayısız rahmeti ile Allah katında olan şeylere ulaşabilir.
  • İnsan, Allah’ın insana bağışladığı şeyleri unutmamalı ve rabbin insana bağışladığı ihsanlardan gaflet etmemelidir.
  • Duaların geç kabul olması, insanın Allah’ın rahmetinden ümidini kesmesine neden olmamalıdır.
  • Her zaman ilahî nimetlere şükredelim; bir şeyi elde etmeden ona sevinmeyelim ve bir şeyi kaybetmeden önce üzülmeyelim.
  • Allah’tan korku ve takva, kulu günah işlemekten uzak tutar.

Şerhler

Bu dua, şu eserlerde açıklanmıştır:

Farsça Şerhler

  • Hüseyin Ensariyan’ın kaleme aldığı “Diyar-ı Aşikan” kitabının 6. cildinin, 353. sayfasından 383. sayfasına kadar (detaylı bir şekilde anlatımıştır).
  • Muhammed Hasan Memduhi Kirmanşahi’nin kaleme aldığı “Şuhut ve Şinaht” kitabının, 2. cilt, 289. sayfası (kısaltılmış olarak).
  • Muhammed b. Süleyman Tenkabani’nin yazdığı “Şerh-i Sahife-i Seccadiye.”

Arapça Şerhler

  • Seyyid Muhammed Hüseyin Fazlullah’ın yazdığı “Afaku’r-Ruh” kitabı.
  • Seyyid Alihan Hüseyni’nin yazdığı “Riyazu’s-Salikin fi Şerh-i Sahife-i Seyyidi’s-Sacidin” kitabının 3. cildinin, 439. sayfasından 489. sayfasına kadar.
  • Muhammed Cevad Muğniye’nin yazdığı “Fi Zilali’s-Sahifeti’s-Seccadiye” kitabının 283. sayfasından 295. sayfasına kadar.

Lügat İçerikli Şerhler

Duaların sözlük anlamını yazıp ve açıklayan eserler:

  • Muhammed b. Murtaza Feyzi Kaşani’nin yazdığı “Talikat ale’s-Sahife-i Seccadiye.
  • Muhammed Bakır Şefii Hüseyni’nin yazdığı “Hellu Lügat-i Sahife-i Seccadiye”.
  • İzzettin Cezairi’nin yazdığı “Şerh-i Sahife-i Seccadiye” kitabı.

Arapça ve Türkçesi

Duanın Arapçası

وَ کانَ مِنْ دُعَائِهِ علیه‌السلام إِذَا حَزَنَهُ أَمْرٌ وَ أَهَمَّتْهُ الْخَطَایا

بِسْمِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
(۱) اللَّهُمَّ یا کافِی الْفَرْدِ الضَّعِیفِ، وَ وَاقِی الْأَمْرِ الْمَخُوفِ، أَفْرَدَتْنِی الْخَطَایا فَلَا صَاحِبَ مَعِی، وَ ضَعُفْتُ عَنْ غَضَبِک فَلَا مُؤَیدَ لِی، وَ أَشْرَفْتُ عَلَی خَوْفِ لِقَائِک فَلَا مُسَکنَ لِرَوْعَتِی

(۲) وَ مَنْ یؤْمِنُنِی مِنْک وَ أَنْتَ أَخَفْتَنِی، وَ مَنْ یسَاعِدُنِی وَ أَنْتَ أَفْرَدْتَنِی، وَ مَنْ یقَوِّینِی وَ أَنْتَ أَضْعَفْتَنِی

(۳) لَا یجِیرُ، یا إِلَهِی، إِلَّا رَبٌّ عَلَی مَرْبُوبٍ، وَ لَا یؤْمِنُ إِلَّا غَالِبٌ عَلَی مَغْلُوبٍ، وَ لَا یعِینُ إِلَّا طَالِبٌ عَلَی مَطْلُوبٍ.

(۴) وَ بِیدِک، یا إِلَهِی، جَمِیعُ ذَلِک السَّبَبِ، وَ إِلَیک الْمَفَرُّ وَ الْمَهْرَبُ، فَصَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ أَجِرْ هَرَبِی، وَ أَنْجِحْ مَطْلَبِی.

(۵) اللَّهُمَّ إِنَّک إِنْ صَرَفْتَ عَنِّی وَجْهَک الْکرِیمَ أَوْ مَنَعْتَنِی فَضْلَک الْجَسِیمَ أَوْ حَظَرْتَ عَلَی رِزْقَک أَوْ قَطَعْتَ عَنِّی سَبَبَک لَمْ أَجِدِ السَّبِیلَ إِلَی شَیءٍ مِنْ أَمَلِی غَیرَک، وَ لَمْ أَقْدِرْ عَلَی مَا عِنْدَک بِمَعُونَةِ سِوَاک، فَإِنِّی عَبْدُک وَ فِی قَبْضَتِک، نَاصِیتِی بِیدِک.

(۶) لَا أَمْرَ لِی مَعَ أَمْرِک، مَاضٍ فِی حُکمُک، عَدْلٌ فِی قَضَاؤُک، وَ لَا قُوَّةَ لِی عَلَی الْخُرُوجِ مِنْ سُلْطَانِک، وَ لَا أَسْتَطِیعُ مُجَاوَزَةَ قُدْرَتِک، وَ لَا أَسْتَمِیلُ هَوَاک، وَ لَا أَبْلُغُ رِضَاک، وَ لَا أَنَالُ مَا عِنْدَک إِلَّا بِطَاعَتِک وَ بِفَضْلِ رَحْمَتِک.

(۷) إِلَهِی أَصْبَحْتُ وَ أَمْسَیتُ عَبْداً دَاخِراً لَک، لَا أَمْلِک لِنَفْسِی نَفْعاً وَ لَا ضَرّاً إِلَّا بِک، أَشْهَدُ بِذَلِک عَلَی نَفْسِی، وَ أَعْتَرِفُ بِضَعْفِ قُوَّتِی وَ قِلَّةِ حِیلَتِی، فَأَنْجِزْ لِی مَا وَعَدْتَنِی، وَ تَمِّمْ لِی مَا آتَیتَنِی، فَإِنِّی عَبْدُک الْمِسْکینُ الْمُسْتَکینُ الضَّعِیفُ الضَّرِیرُ الْحَقِیرُ الْمَهِینُ الْفَقِیرُ الْخَائِفُ الْمُسْتَجِیرُ.

(۸) اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ لَا تَجْعَلْنِی نَاسِیاً لِذِکرِک فِیمَا أَوْلَیتَنِی، وَ لَا غَافِلًا لِإِحْسَانِک فِیمَا أَبْلَیتَنِی، وَ لَا آیساً مِنْ إِجَابَتِک لِی وَ إِنْ أَبْطَأَتْ عَنِّی، فِی سَرَّاءَ کنْتُ أَوْ ضَرَّاءَ، أَوْ شِدَّةٍ أَوْ رَخَاءٍ، أَوْ عَافِیةٍ أَوْ بَلَاءٍ، أَوْ بُؤْسٍ أَوْ نَعْمَاءَ، أَوْ جِدَةٍ أَوْ لَأْوَاءَ، أَوْ فَقْرٍ أَوْ غِنًی.

(۹) اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ اجْعَلْ ثَنَائِی عَلَیک، وَ مَدْحِی إِیاک، وَ حَمْدِی لَک فِی کلِّ حَالاتِی حَتَّی لَا أَفْرَحَ بِمَا آتَیتَنِی مِنَ الدُّنْیا، وَ لَا أَحْزَنَ عَلَی مَا مَنَعْتَنِی فِیهَا، وَ أَشْعِرْ قَلْبِی تَقْوَاک، وَ اسْتَعْمِلْ بَدَنِی فِیمَا تَقْبَلُهُ مِنِّی، وَ اشْغَلْ بِطَاعَتِک نَفْسِی عَنْ کلِّ مَا یرِدُ عَلَی حَتَّی لَا أُحِبَّ شَیئاً مِنْ سُخْطِک، وَ لَا أَسْخَطَ شَیئاً مِنْ رِضَاک.

(۱۰) اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ فَرِّغْ قَلْبِی لِمَحَبَّتِک، وَ اشْغَلْهُ بِذِکرِک، وَ انْعَشْهُ بِخَوْفِک وَ بِالْوَجَلِ مِنْک، وَ قَوِّهِ بِالرَّغْبَةِ إِلَیک، وَ أَمِلْهُ إِلَی طَاعَتِک، وَ أَجْرِ بِهِ فِی أَحَبِّ السُّبُلِ إِلَیک، وَ ذَلِّلْهُ بِالرَّغْبَةِ فِیمَا عِنْدَک أَیامَ حَیاتِی کلِّهَا.

(۱۱) وَ اجْعَلْ تَقْوَاک مِنَ الدُّنْیا زَادِی، وَ إِلَی رَحْمَتِک رِحْلَتِی، وَ فِی مَرْضَاتِک مَدْخَلِی، وَ اجْعَلْ فِی جَنَّتِک مَثْوَای، وَ هَبْ لِی قُوَّةً أَحْتَمِلُ بِهَا جَمِیعَ مَرْضَاتِک، وَ اجْعَلْ فِرَارِی إِلَیک، وَ رَغْبَتِی فِیمَا عِنْدَک، وَ أَلْبِسْ قَلْبِی الْوَحْشَةَ مِنْ شِرَارِ خَلْقِک، وَ هَبْ لِی الْأُنْسَ بِک وَ بِأَوْلِیائِک وَ أَهْلِ طَاعَتِک.

(۱۲) وَ لَا تَجْعَلْ لِفَاجِرٍ وَ لَا کافِرٍ عَلَی مِنَّةً، وَ لَا لَهُ عِنْدِی یداً، وَ لَا بی‌إِلَیهِمْ حَاجَةً، بَلِ اجْعَلْ سُکونَ قَلْبِی وَ أُنْسَ نَفْسِی وَ اسْتِغْنَائِی وَ کفَایتِی بِک وَ بِخِیارِ خَلْقِک.

(۱۳) اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَی مُحَمَّدٍ وَ آلِهِ، وَ اجْعَلْنِی لَهُمْ قَرِیناً، وَ اجْعَلْنِی لَهُمْ نَصِیراً، وَ امْنُنْ عَلَی بِشَوْقٍ إِلَیک، وَ بِالْعَمَلِ لَک بِمَا تُحِبُّ وَ تَرْضَی، «إِنَّک عَلی کلِّ شَیءٍ قَدِیرٌ» وَ ذَلِک عَلَیک یسِیرٌ.

Duanın Türkçe Anlamı

Bir Şey İçin Üzüldüğü ve Günahlardan Dolayı Tasalandığı Zaman Okuduğu Dua “Rahman ve Rahim Allah’ın Adıyla
Allah’ım! Ey güçsüz kişiye yeten ve korkunç şeyden koruyan! Günahlar beni yalnızlığa itmiş ve artık benimle birlikte olacak biri yok; gazabına uğrayarak, güçsüz düşmüşüm. Artık bana güç ve destek verecek biri yok; seninle karşılaşma korkusu içindeyim ve korkumu dindirecek biri yok! Sen, beni korkuttuktan sonra, kim bana güvence verebilir ki? Sen, beni yalnızlığa ittikten sonra, kim bana yardım edebilir ki? Sen, beni güçsüz kıldıktan sonra, kim beni güçlendirebilir ki? Ey mâbudum! Kula rabbinden başkası ve yenilgiye uğrayana galip olandan başkası güven verebilir mi? Aranana, arayandan başkası yardım edebilir mi?

Allah’ım! Bütün bu sebepler senin elindedir ve kaçış sana doğrudur. O halde Muhammed ve âline salat eyle ve kaçışıma güven ver, dileğimi kabul buyur.

Allah’ım! Eğer kerim yüzünü benden çevirir, büyük fazlını benden esirger, beni rızkından mahrum eder veya (rahmetinin) sebebini keser isen, hiç kuşkusuz arzularımdan hiçbirine ulaşamam ve katındakini elde edemem. İlla ki sen olacaksın ve sen yardım edeceksin! Çünkü ben senin kulunum, senin yed-i kudretindeyim ve perçemim senin elindedir.

Senin fermanının karşısında benim bir emrim olamaz; hükmün hakkımda geçerlidir; hakkımdaki kaza ve kaderin adalete dayalıdır; saltanatından çıkmaya gücüm yetmez ve kudretinden dışarı çıkamam. Sevgini cezbetmek, rızanı kazanmak ve katındakine ulaşmak, ancak sana itaatle ve bol rahmetinin sayesinde mümkündür.

İlahi! Zelil bir kulun olarak sabahlayıp akşamlamaktayım. Senin yardımın olmadan, kendim için ne bir yarara ve ne bir zarara malik değilim. Kendim hakkında buna tanığım; güçsüzlüğümü ve çaresizliğimi itiraf etmekteyim. O halde bana vaad ettiğini yerine getir; verdiğini tamamla. Çünkü ben, senin miskin, mütevazı, güçsüz, zarara uğramış, hakir, fakir, alçak, korkak ve himayene muhtaç kulunum.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve beni, nimete boğduğun zaman, seni anmayı unutanlardan ve imtihan ettiğin zaman, ihsanından gaflet edenlerden kılma. Refahta veya sıkıntıda, zorlukta veya kolaylıkta, afiyette veya belada, nimette veya mihnette, bollukta veya kıtlıkta, yoksullukta veya zenginlikte, hangi durumda olursam olayım, geciktiği için duasına icabet etmenden ümidini kesenlerden etme beni.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve bütün hallerimde senamı, övgümü ve hamdimi sana mahsus kıl ki, dünyadan bana verdiğinle sevinmeyeyim; dünyada benden esirgediğinden dolayı, üzülmeyeyim. Kalbimi takva ile tanıştır; bedenimi benden kabul edeceğin işlerde çalıştır; nefsimi sana itaat etmekle meşgul ederek, diğer şeylerden alıkoy. Öyle olayım ki, senin gazabına sebep olacak bir şeyi sevmeyeyim ve hoşnutluğuna sebep olan bir şeyden de nefret etmeyeyim.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve kalbimi sevgin için boşalt; zikrinle meşgul et; korkun ve haşyetinle ona hayat ver; özleminle ona güç ver; onu sana itaat etmeye istekli kıl; yolların sana göre en sevimlisinde yürüt onu ve hayatım boyunca katındakini arzu etmekle ona boyun eğdir.

Takvayı, (ahiret yolculuğu için) dünyadan edinecek azığım kıl; yolculuğumu rahmetine doğru gerçekleştir; hoşnutluğuna girmeyi nasip et bana; yerimi cennetinde kıl; bana bir güç ver ki, hoşnutluğunun tümünü kaldırabileyim; kaçışımı sana doğru kıl; katındakini sevdir bana; kalbimi kötü insanlardan ürküt; seninle, dostlarınla ve sana itaat edenlerle ünsiyeti ihsan et bana. Facir ve kâfirin minneti altında bırakma beni; onların bana bir ihsanı olsun isteme; beni onlara muhtaç etme. Gönlümün rahatlığını, yalnızlığımın giderilmesini, zenginliğimi ve ihtiyaçlarımın karşılanmasını seninle ve iyi kullarının vasıtasıyla kıl.

Allah’ım! Muhammed ve âline salat eyle ve onlarla birlikteliği bana nasip et; beni onların yardımcısı kıl; sana müştak olma ve sevdiğin, beğendiğin işi senin için yapma nimetini bana ihsan eyle. Hiç şüphesiz sen, her şeye kadirsin[1] ve bunlar sana pek kolaydır.

Kaynakça

  1. Al-i İmran Suresi, 26.

Bibliyografi

  • Ensariyan, Hüseyin, Diyar-ı Aşikan, Tefsir-i Cami-i Sahife-i Seccadiye, ikinci baskı, Tahran, Peyam-ı Azadi baskısı, 1373 h.ş.
  • Cezairi, İzzettin, Şerh-i Sahife-i Seccadiye, Beyrut, Daru’t-Taarif lil-Matbuaat, 1402 h.k.
  • Hüseyni Medeni, Seyyid Alihan, Riyazu’s-Salikin fi Şerh-i Sahife-i Seyyidi’s-Sacidin, Kum, Müessese en-Neşri İslami, 1409 h.k.
  • Heleci, Muhammed Taki, Esrar-ı Hamuşan, Kum, Pertov-u Horşit yayınları, 1383 h.ş.
  • Şefii Hüseyni, Muhammed Bakır, Hellu Lügat-i Sahife-i Seccadiye, Meşhed, Tasua, 1420 h.k.
  • Fazlullah, Seyyid Muhammed Hüseyin, Afaku’r-Ruh, c. 2, Beyrut, Daru’l Malik, 1420 h.k.
  • Fehri, Seyyid Ahmed, Şerh ve Tercüme-i Sahife-i Seccadiye, Tahran, Usve yayınları.
  • Feyzi Kaşani, Muhammed b. Murtaza, Talikat ale’s-Sahife-i Seccadiye, Tahran, Müessese el-Buhus ve’t-Tahkikati’s-Sikafiyet, 1407 h.k.
  • Muğniye, Muhammed Cevad, Fi Zilali’s-Sahife-i Seccadiye, dördüncü baskı, Kum, Daru’l Kitab-ı İslami, 1428 h.k.
  • Memduhi Kirmanşahi, Hasan, Şuhut ve Şinaht, Tercüme ve Şerh-i Sahife-i Saccadiye, Ayetullah Cevadi Amuli’nin mukaddimesi ile, ikinci baskı, Kum, Bostan-ı Kitap, 1385 h.ş.


Dış Bağlantılar