Ammar bin Yasir

Öncelik: aa, kalite: c
linksiz
resimsiz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
Ammar bin Yasir
Ammar bin Yasir'in Kabr-i Şerifleri
Tam İsmiAmmar b. Yasir b. Amir el-Ansî
KünyesiEbü’l-Yakzan
KonumuSahabe ve İlk Şiilerden
Doğum Tarihi570
Yaşadığı YerlerMekke, Medine ve Kufe
Ölüm Tarihih. 37/657
Defnedildiği YerRakka- Suriye
Ömrü92 veya 93 yıl
Ün ve ŞöhretiHz. Peygamberin (s.a.a) seçkin sahabesi, anne ve babası İslam'ın ilk şehitleri, Hz. Ali'nin (a.s) ilk Şiilerinden oluşu ve ilk üç halifeye muhalif oluşu
Müslüman Oluşuİslam'ı kabul eden ilk Müslümanlardan

Ammar Bin Yasir (Arapça: عمّار بن ياسر) Hz. Peygamber Efendimiz'in (s.a.a) önde gelen sahabe’lerinden, ilk Müslümanlardan, İmam Ali’nin (a.s) yakın Şiilerinden ve yarenlerindendir. Hz. Resulullah (s.a.a) vefat ettikten sonra, Ebu Bekir’e biat etmemiş ve Hz. Ali'nin (a.s) halifeliğini savunmuştur. Üçüncü halife zamanında Osman’ın muhaliflerinden biri olmuş, onunla defalarca anlaşmazlık ve uyuşmazlık yaşamıştır. Osman'ın adaletsizliklerine karşı halk tarafından yapılan itirazlara o da katılmıştır. İmam Ali'nin (a.s) hilafeti zamanında her zaman İmam'ın (a.s) yanında durmuş ve Sıffin savaşında Müminlerin Emiri Hz. Ali'nin (a.s) saflarında savaşarak Muaviye ordusu tarafından şehit edilmiştir. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) Ammar bin Yasir’in “bağî” (asi, isyancı) bir grup tarafından şehit edileceğini önceden bildirmiştir.

2013 yılının Ramazan ayında Rakka şehrini ele geçiren tekfirci teröristler türbeyi havan topları ile vurmuş ve saldırıda Ammar b. Yasir ve Veysel Karani’nin türbeleri yıkılmıştır.

Nesebi

Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

Ammar'ı bağî (adil İmama itaat etmeyen, asi ve isyankar) bir grup öldürecek. Bu, onları cennete çağırır ve onlar da bunu ateşe çağırır!

Başka bir yerde ise şöyle buyurmuştur:

“Müjde olsun sana ey Ammar! İsyankar bir grup tarafından öldürülüp şehit olacaksın. Sen onları cennete davet edeceksin ve onlar da seni cehenneme”.
Tirmizi, hadis: 3800. Buhari, hadis: 441.

Künyesi "Ebu’l-Yakzan" olan Ammar b. Yasir b. Amir, Ben-i Mahzum kabilesinin müttefikidir.[1] Kökeni Yemen’e dayanan Ammar bin Yasir’in nesebi, Kahtani kabilesinden Enes bin Malik'e ulaşmaktadır. Ammar’ın babası Yasir, genç yaşında Mekke’ye gelerek yerleşmiş ve orada Ben-i Mahzum kabilesinden olan Ebu Huzeyfe ile anlaşma yapmıştır.[2]

Hz. Resulullah’ın (s.a.a) Zamanında

Ammar'ın, babası ve annesi İslam’ın ilklerinden ve öncülerindendir. Nakledilen rivayetlere göre, otuz küsur kişiden sonra Müslüman olmuş ve başka bir rivayete göre ilk 7 Müslümandan biridir.[3] Ammar, kardeşi Abdullah, babası Yasir ve annesi Sümeyye, Bilal-i Habeşi, Habbab ve Suheyb, Müslümanlıktan dönmeleri için Kureyş tarafından en ağır işkencelere uğramışlardır. Sümeyye ve Yasir bu işkenceler sonucu hayatlarını kaybederek İslam’ın ilk şehitleri olmuşlardır..[4]

Müşrikler, Ammar’ı Hz. Peygambere (s.a.a) kötü söz söylemesi için mecbur bırakmış, ancak Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a) Ammar’ın özrünü kabul ederek mecbur bırakılması durumunda yeniden aynı şekilde davranmasını istemiştir. Bu olaydan sonra “Kalbi iman ile mutmain olduğu halde (inkara) zorlanan kimse müstesna, iman ettikten sonra Allah'ı inkar edenler ve gönüllerini küfre açanlar var ya, Allah’tan gelen bir azap bunlaradır ve bunlar için büyük bir azap vardır.”(Nahl, 106) ayeti kerimesi nazil olmuştur.[5]-[6]

Bazı rivayetlere göre Ammar bin Yasir, Habeşistan’a hicret etmiştir.[7] Ancak bu konuda fikir ayrılığı vardır.

Ammar, Hz. Resulullah (s.a.a) Medine’ye hicret ettiğinden efendimizle birlikte olmuş ve Kuba mescidinin yapımında yardımda bulunmuştur.[8] Medine’de Hz. Peygamber efendimizin (s.a.a) en yakın sahabelerinden biri olan Ammar b. Yasir, Efendimizin (s.a.a) tüm savaşlarına katılmıştır.[9]

Ammar’ın Fazilet ve Erdemlerinden: Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Cennet Ali, Ammar, Selman ve Bilal'i özlemektedir.”[10] Yine Peygamber Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ammar hakla birlikte, hak da Ammar’la birliktedir. Her nerede olursa olsun, Ammar hakkın etrafında döner ve Ammar’ın katili ateştedir.[11]

Halifeler Dönemi

Ammar, Selman, Mikdad ve Ebu Zer Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.a) zamanında Hz. Ali’nin (a.s) ilk Şiilerinden bilinmektedir.[12]

Ammar, Hz. Ali’nin (a.s) velayet hakkını savunarak Ebu Bekir’in halifeliğine karşı çıkmıştır.[13] Birinci halifenin döneminde Yemame savaşına katılmış ve bu savaşta kulağının birini kaybetmiştir.[14]

Ömer’in halifeliği döneminde Kufe valisi ve bu şehrin ordu komutanlığını yapmıştır.[15] Onun komutanlığı döneminde Nihavend savaşı yaşanmış ve İran’ın bazı bölgeleri fethedilmiştir.[16] Ancak bir süre sonra görevinden alınmıştır. Tarihi kaynaklar, Ömer’in Ammar’ı neden görevden aldığına dair net bir açıklamada bulunmamıştır. Ancak bazı zayıf rivayetlere göre Ammar’ın siyaseti çok iyi bilmediği iddia edilmiştir. Halkın da bu sebeple Ammar’ı görevden alması için Ömer’den istekte bulundukları iddia edilmiştir.[17]

Üçüncü halife döneminde Osman ile arasında şiddetli anlaşmazlık ve uyuşmazlık yaşanmıştır. Ammar’ın Osman’a şiddetli itirazlarından biri de Hz. Resulullah’ın (s.a.a) önde gelen sahabelerinden Ebu Zer’in Osman tarafından Rebeze’ye sürgün edilmesine yöneliktir. Ammar’ın şiddetli itirazlarına tepki gösteren üçüncü halife Osman, Ammar’ı şiddetli bir şekilde dövdürtmüştür. Osman, Ammar’ı da Medine’den sürgün etmek istemiş, ancak İmam Ali (a.s) ve Ben-i Mahzum kabilesinin itirazlarından dolayı bundan vazgeçmiştir.[18] Bazı tarihi rivayetlere göre, Ammar, Kûfe valisi Velid b. Ukbe’nin içki içerek lakayt davranışlarına karşı bazı Kufelilerle birlikte şiddetli tepki göstererek itiraz etmiş ve bunun üzerine halife Osman tarafından şiddetli bir şekilde dövdürülmüştür.[19] Başka tarihi rivayetlere göre, Ammar, beytülmalın doğru bir şekilde paylaştırılmadığını ve Osman'ın kişisel malıymış gibi akrabalarına peşkeş çekilmesine şiddetle karşı çıkarak itiraz etmiş ve bunun üzerine Osman tarafından şiddetli bir şekilde dövdürülmüştür.[20]
Ammar, Osman’ın adaletsiz yönetimi ve kendi akrabalarını kayırması üzerine, başlayan halk ayaklanmalarına katılmıştır. Mısır’da itiraz edenlere katılmış ve Medine’de Osman’ın evinin kuşatılmasında o da yer almıştır.[21]

Müminlerin Emiri'nin (a.s) Hilafet Döneminde

Ammar b. Yasir, İmam Ali’nin (a.s) hilafet taraftarlarındandır. Ömer öldüğü zaman, Ömer tarafından teşkil edilen altı kişilik halife şurasında Abdurrahman bin Avf’a "insanlar ikiliğe ve ayrılığa düşmesin" diye oyunu İmam Ali’den (a.s) yana kullanması için tavsiyede bulunmuştur.[22] Osman öldürüldükten sonra, insanların İmam Ali’ye (a.s) biat etmesi için davet edenlerden biridir.[23]

Müminlerin Emiri'nin (a.s) hilafeti döneminde, Cemel ve Sıffin savaşına katılmıştır. Cemel savaşında İmamın (a.s) ordusunun sol kanat komutanlığını yapmıştır.[24] Sıffin savaşının üçüncü gününde de İmamın ordu komutanlarından biridir.[25]

Şehadeti

Hz. Ammar b. Yasir (r.a), Sıffin savaşında h.37/657 yılında Rebiülahir ayında şehit olmuştur. Şehadetinden sonra İmam Ali (a.s) cenaze namazını kıldırmıştır.[26] Şehit olduğunda yaşının doksanın üzerinde olduğu kaydedilmiştir. Bazıları 93, bazıları 91 ve bazıları ise, 92 yaşında olduğunu kaydetmiştir.[27]

Ammar b. Yasir’in Sıffin savaşında Muaviye ordusu tarafından şehit olması, Muaviye'nin her zaman kınanmasına ve İmam Ali'nin (a.s) bu savaştaki hak ve hakkaniyetine yönelik delillerden biri olmuştur. Bunun nedeni Hz. Resul-i Kibriya Efendimizden (s.a.a) nakledilen ünlü hadis-i şeriftir. Bu hadiste Efendimiz Ammar’ın bağî (adil İmama itaat etmeyen, asi ve isyankar) bir grup tarafından şehit edileceğini bildirmiştir.[28] İbn-i Abdülbir bu hadisin mütevatir hadislerden olduğunu belirtmiş ve bu hadisin en doğru hadislerden biri olduğunu söylemiştir.[29]

Huzeyme b. Sabit, Cemel ve Sıffin savaşında bulunmuş, ancak kılıcını kınından çıkarmamıştır. Ama Ammar’ın Sıffin savaşında Muaviye ordusu tarafından şehit edildiğini görünce şöyle demiştir: “Şimdi benim için sapkın ve yoldan çıkmış grup belli oldu”. Daha sonra İmam Ali’nin (a.s) yanında savaşa katılarak Muaviye ordusuna karşı savaşırken şehit olmuştur.[30]

Ammar’ın Kabri

Ammar b. Yasir ve Veysel Karani'nin Türbesine Saldırıdan Bir Görüntü

Ammar bin Yasir’in kabr-i şerifleri şehit olduğu Suriye’nin Rakka şehrindedir.[31] “Suriye'deki Ziyaret ve Seyahat Emakin” kitabının yazarı, Ammar b. Yasir’in kabr-i şerifleri hakkında şöyle yazmaktadır: “Bu kabir, Hz. Ali’nin (a.s) kapısının sağ yönüne düşmektedir. Birkaç yıldır İran İslam Cumhuriyetinin çabaları ile büyük ve görkemli bir kabir yapılmaktadır. Ammar’ın kabrinin üzerinde betondan yapılmış büyük bir kubbe bulunmakta ve türbesinin yüksekliği ve tavanı da büyükçedir. Kabr-i şerifleri kubbenin altında yer almaktadır.[32]

Ehlibeyt (a.s) ve Sahabenin Suriye’deki Ziyaret Yerleri” adlı makalede bu ziyaret yerleri hakkında şöyle denilmiştir: “Bu şehirde (Rakka’da) son yıllarda Şiaların ve ziyaretçi kafilelerin ilgisini üzerine çeken görkemli ve büyük bir ziyaret yeri vardır. Bu ziyaret yerinde, Ammar b. Yasir, Veysel Karani ve Ebi bin Kays gibi Sıffin şehitleri bulunmaktadır. Son yıllara kadar sadece Ammar bin Yasir ve Veysel Karani’nin kabirlerini içine alan küçük ve gösterişsiz iki oda şeklinde iki ziyaret yeri bulunmaktaydı.(56) İran İslam Devriminden sonra İmam Humeyni’nin (r.a) tavsiyesi üzerine dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad’dan onay alındıktan sonra kabirlerin olduğu bölgenin arazisi satın alınmış ve türbenin yapımına başlanmıştır. Ancak türbenin temelleri atıldıktan sonra uzun bir süre yapımına ara verilmiştir. Bunun üzerine İran devletinin desteği ile İran İmar ve Şehircilik Bakanlığının çalışmaları ile türbe 2004 yılında ziyarete açılmıştır.”[33]

Ammar’ın Türbesinin Tekfirciler Tarafından Tahribi

2013 yılının Ramazan ayında Kadir gecelerinde Rakka şehrini ele geçiren tekfirci (Nusra cephesi ve Özgür Suriye Ordusu) teröristler türbeyi havan topları ile vurmuş ve saldırıda Ammar bin Yasir ve Veysel Karani’nin türbeleri tahrip edilmiştir. Yine tekfirciler tarafından türbenin duvarları füzelerle dövülmüş ve türbenin büyük bir bölümü yıkılmıştır.[34]

Kaynakça

  1. İbnü'l-Esir, Üsdü’l-Ğabe, c. 4, s. 43.
  2. İbnü'l-Esîr, Üsdü’l-Ğabe, c. 4, s. 43.
  3. İbnü'l-Esir, Üsdü’l-Ğabe, c. 4, s. 43.
  4. el-Emin, A'yanu'ş-Şia, c. 13, s. 28.
  5. Nahl, 106.
  6. İbnü'l-Esir, Üsdü’l-Ğabe, c. 4, s. 309; el-Emin, A'yanu'ş-Şia, c. 13, s. 28.
  7. İbn-i Hişam, es-Siyretu’n-Nebeviyye, c. 1,s. 220.
  8. el-Emin, A'yanu'ş-Şia, c. 4, s. 46.
  9. et-Tabakatü'l-kübra, c. 3, s. 109.
  10. İbn-i Abdülbir, el-İsti'ab fi ma'rifeti’l-ashab, c. 3, s. 229.
  11. el-Emini, el-Gadir, c. 9, s. 25.
  12. Bkz. Hasan b. Musa en-Nevbahti, Fıraķu’ş-Şia, s. 18; Şahabi, Edvaru Fıkh, c. 2, s. 282.
  13. Yakubi, Tarih-i Yakubi, tercüme ayeti, c. 1, s. 524.
  14. 7, el-İsti'ab fi ma'rifeti’l-ashab, c. 3, s. 228.
  15. Taberi, c. 4, s. 144.
  16. Dinyeveri, el-Ahbaru't-Tıval, s. 128.
  17. Belazuri, s. 274.
  18. Yakubi, c. 2, s. 173.
  19. İbn-i Kuteybe, c. 1, s. 51.
  20. El-Bed'u ve't-Tarih, c. 5, s. 202.
  21. Belazuri, c. 5, s. 549.
  22. Mukaddesi, c. 5, s. 191.
  23. et-Tusî, el-Emalî, s. 728.
  24. El-Mufid, el-Cemel, s. 179.
  25. El-Belazurî, Ensabü’l-Eşraf, c. 2, s. 303.
  26. İbn-i Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübra, c. 3, s. 262.
  27. İbn-i Abdülbir, el-İsti'ab fi ma'rifeti’l-ashab, c. 3, s. 231.
  28. İbn-i Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübra, c. 3, s. 251, 253; İbn-i Sa’d, bu cümleyi farklı tabirlerle nakletmiştir.
  29. İbn-i Abdülbir, el-İsti'ab fi ma'rifeti’l-ashab, c. 3, s. 231.
  30. İbn-i Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübra, c. 3, s. 259.
  31. Marakidu’l-Maarif, c. 2, s. 100.
  32. Kaidan, s. 198.
  33. Hameyar, s. 40.
  34. Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA ve diğer haber ajansları.

Bibliyografi

  • İbn-i Hişam El-Humeyri, es-Siretü'n-Nebeviyye, c. 1, tahkik: Muhammed Muhyiddin Abdülhamid, Mısır, Mekteb Muhammed Ali Sabih ve evlatları, m. 1963.
  • el-Eminî, el-Gadir, c. 9, Beyrut, Daru’l-Kitabu’l-Arabi, m. 1977.
  • İbnü'l-Esir, Ali bin Ahmed, Üsdü’l-Ğabe fi Marifeti’s-Sahabe, c. 4, Beyrut, Daru’l-Marifet, m. 2001.
  • İbn-i Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübra, c. 3, Beyrut, Daru Sadır.
  • İbn-i Kuteybe ed-Dineverî, Ahmed b. Davûd, el-Ahbarü’t-Tıvâl, tahkik: Abdulmunim Amir Muracee Cemalettin Şiyal, Kum, Menşurat er-Razi, ş. 1368.
  • İbn-i Abdülbir, el-İstî'ab fî ma'rifeti’l-ashâb, tahkik ve talik: Ali Muhammed Muaavvez, Adil Ahmed Abdulmevcut, Beyrut, Daru’l-Kutubu’l-İlmiye, m. 1995.
  • el-Emin,Seyyid Muhsin, A'yanu'ş-Şia, c. 13, Hasan Emin baskısı, Beyrut, Daru’t-Taaruf lil-Matbuaat, m. 2000.
  • el-Belazurî, Ahmed b. Yahya b. Cabir, Ensabü’l-Eşraf, tahkik: Muhammed Bakır Mahmudi, Beyrut, müessese el-A’lemi lil-Matbuaat, m. 1974.
  • Hameyar, Ahmed, Ziyaretgahhayi Ehlibeyt ve Ashabı Der Suriye, Vakf Miras Cavidan, sayı: 76, yıl: 1390.
  • Şehabî, Mahmud, Edvar Fıkh, Tahran, Sazman-ı Çap ve İntişarat-ı Vezaret-i Ferheng ve İrşad İslami, ş. 1366.
  • Taberî, Muhammed bin Cerir, Tarih-i Taberî, tahkik: Muhammed Ebu’l-Fazl İbrahim, Beyrut, Daru Turas, ikinci baskı, m. 1967.
  • Tusî, el-Emalî, tahkik: Kismu’d-Diraseti’l-İslamiye, Müessese-i el-Bi’set, Kum, Daru’s-Sikafet, lil-Tabat ve’n-Neşr ve’t-Tavzi, 1414.
  • Mufid, Muhammed b. Muhammed b. en-Nu'man, el-Emalî, Tercüme, Hüseyin Üstat Veli, Meşhed, Astan-ı Kuds-i Razavi, ş. 1364.
  • Mufid, el-Cemel, Kum, Mektebetu’d-Daveri, ikinci nüsha, ş. 1391.
  • el-Makdisi, Mutahhar b. Tahir, el-Bed’ ve’t-Tarih, Bur Said, Mektebetu’s-Sikafet ed-Diniyye, m. 1984.
  • Nevbahtî, Hasan b. Musâ, Fıraķu’ş-Şia, Beyrut, Daru’l-Avda, m. 1984.
  • Yakubi, İbn-i Vazıh el-Yakubî, Tarihu’l-Yakubi, tercüme Muhammed İbrahim Ayeti, Tahran, İlm-i ve Ferhengi, ş. 1378.


Dış Bağlantılar