Telkin

Öncelik: b, kalite: c
linksiz
kategorisiz
navbox'siz
yönlendirmesiz
wikishia sitesinden
(Ölüye Telkin Vermek sayfasından yönlendirildi)

Telkin (Arapça: تلقين الميت), ölü defnedilmeden önce ölüye okunan İslam inançlarını kapsayan ve kendine has kural ve adabı olan bir çeşit zikirdir. Telkin, definin müstahap amellerindendir ve İslam dinine göre, hem kabir kapatılmadan, hem kabir kapatıldıktan ve hem de cenazeyi teşyi edenler döndükten sonra okunması iyidir.[1] İhtizar anında da inançların telkin edilmesi müstahaptır. Mefatihu’l-Cinan ve diğer dua kitaplarında nakledilen bu zikir mecmuasına, hadislerde üzerinde vurgu yapılmış ve okunması tavsiye edilmiştir. Bu ifadeler kadın ve erkek arasında az bir farklılık arz etmektedir.

Tarihçesi

Telkin, Hz. Fahri Kâinat Efendimizden (a.s) itibaren süregelmiştir.[Not 1] Peygamber efendimizden sonra, Ehlibeyt İmamları (a.s) telkinin içerik ve yöntemini Şialara öğretmişlerdir. Bu konu hakkında çok sayıda rivayet vardır.[Not 2]

Hz. Resulü Kibriya Efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ölülerinize ölümünden önce ‘la ilahe illallah’ zikri ile telkin veriniz, her kimin dünyadaki son sözü ‘la ilahe illallah’ olursa, cennete gidecektir.”[2] Şia kaynaklarında, tevhit ve nübüvvete tanıklıktan sonra İmamların (a.s) hakkaniyetine tanıklıkta bulunmak da telkinin içeriğinde yer almıştır.[3]

Telkin Verme Yöntemi

Hadislerde mezara inen şahsın, vefat eden kişinin oğlu, kardeşi gibi en yakın akrabası veya yakınlarından birisi olmasının daha evla olduğu kaydedilmiştir. Ancak açıktır ki eğer söz konusu cenaze, bir kadına ait olur ise, mezara inen şahsın ona mahrem olan birisi olması zorunludur.

Allame Meclisi, telkin hakkında nakledilen rivayetleri Biharu’l-Envar kitabında bir araya getirmiş ve Şeyh Abbas Kummi de Mefetihu’l-Cinan kitabının mülhekat (ekler) bölümünde nakletmiştir.[4] Telkin verme yöntemi şu şekildedir:

Cenaze mezara konulduktan sonra kefenin bağlarının çözülmesi, ölünün yüzünün toprağa konulması, ölünün başının altına topraktan yastık gibi bir şey yapılması, arkası üzerine dönmemesi için ölünün arkasına kerpiç ve katılaşmamış toprak parçası koyulması, mezar kapatılmadan önce telkin duasına başlanmadan önce bir kişinin, mezara inerek, sağ elini cenazenin sağ koltuğu altına, sol elini de cenazenin sol omuzu üzerine koyarak, cenazeyi uyarırcasına hareket ettirmesi ve ardından telkin duasının okunmasına başlanması ve telkin duasının okunması esnasında cenazenin ismi anıldıkça uyarı hareketinin tekrarlanması da Ehlibeytten gelen hadislerde tavsiye edilmiştir.

Cenaze omzundan tutularak uyarılırcasına hareket ettirilir; sonra da telkin duasını okuyacak olan kişi, ağzını cenazenin kulağına yaklaştırarak önce üç defa:

Erkeklere Telkin Verilmesi

Aşağıdaki metinde “fulan ibni fulan” tabirinde “fulan” kelimeleri yerine, vefat eden kişi ve babasının ismi söylenir. Örneğin; vefat eden kişinin ismi Ali, babasının ismi de Muhammed ise, önce üç defa: “İsme’ ifhem ya Ali’yyibni Muhammed” söylenir.

التلقين
اِسْمَعْ اِفْهَمْ یا فُلانَ بْنَ فُلان

هَلْ أَنْتَ عَلَي الْعَهْدِ الَّذٔي فَارَقْـتَـنَا عَلَيْهِ, مِنْ شَهَادَةِ أَنْ لَاۤ اِلٰهَ اِلَّا الـلٕهُ, وَحْدَهُ لَا شَرٔيكَ لَهُ, وَأَنَّ مُـحَـمَّـدًا صَـلَّي الـلٕهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ عَبْدُهُ وَرَسُولُــهُ, وَسَيِّــدُ النَّــبِــئّيـنَ وَخَاتَمُ الْمُرْسَلٔينَ, وَأَنَّ عَلِـيًّا أَمٔيـرُ الْـمُومِنٔينَ وَسَيِّـدُ الْوَصِئّينَ, وَإِمَامٌ اِفْتَرَضَ الـلٕهُ طَاعَتَهُ عَلَي الْـعَالَمٔينَ, وَأَنَّ الْحَسَنَ, وَالْحُسَيْـنَ, وَعَلِيَّ ابْنَ الْحُسَيْنَ, وَمُحَمَّدَ ابْنَ عَلِيٍّ, وَجَـعْـفَـرَ ابْـنَ مُحَمَّدٍ, وَمُوسَي ابْنَ جَعْـفَرٍ, وَعَلِيَّ ابْنَ مُوسٰي, وَمُحَمَّدَ ابْنَ عَلِيٍّ, وَعَلِيَّ ابْنَ مُحَمَّدٍ, وَالْحَسَنَ ابْنَ عَلِيٍّ, وَالْـقَاۤئِمَ الْحُجَّةَ الْمَهْدِيَّ, صَلَوَاتُ الـلٕهِ عَلَيْهِمْْ, اَئِــمَّـةُ الْـمُؤْمِنٔينَ, وَحُجَجُ الـلٕهِ عَلَي الْخَلْقِ اَجْمَعٔينَ, وَاَئِمَّـتُـكَ اَئِـمَّـةُ هُدًي بِكَ اَبْـرَارٌ
یا فُلانَ بْنَ فُلانٍ

اِذَاۤ اَتَاكَ الْمَلَكَانِ الْـمُـقَـرَّبَانِ رَسُولَـيْنِ مِنْ عِنْدِ الـلٕهِ تَبَارَكَ وَتَعَالٰي, وَسَـئَلَاكَ عَنْ رَبِّكَ وَعَنْ نَبِـيِّـكَ وَعَنْ دٔينِكَ وَعَنْ كِـتَابِكَ وَعَنْ قِبْْـلَتِـكَ وَعَنْ أَئِمَّتِكَ, فَلَا تَخَفْ وَلَا تَحْزَنْ, وَقُلْ فٔي جَوَابِــهِمَا, اَلـلٕهُ رَبّٔي, وَمُحَمَّدٌ صَلَّي الـلٕهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ نَبِـئّـي, وَالْاِسْلَامُ دٔينِـي, وَالْـقُرْآنُ كِتَابٔي, وَالْكَعْبَةُ قِبْلَتٔي, وَاَمٔيرُ الْمُؤْمِنٔينَ عَلِيُّ ابْنُ اَبٔي طَالِبٍ اِمَامٔي, وَالْحَسَنُ ابْنُ عَلِيٍّ الْمُجْتَـبٰي اِمَامٔي, وَالْحُسَيْنُ ابْنُ عَلِيٌّ الشَّهٔيدُ بِكَرْبَلَاۤ اِمَامٔي, وَعَلِيٌّ زَيْنُ الْعَابِدٔينَ اِمَامٔي, وَمُحَمَّدٌ الْـبَاقِرُ اِمَامٔي, وَجَعْفَرٌ الصَّادِقُ اِمَامٔي, وَمُـوسَـي الْـكَـاظِـمُ اِمَامٔي, وَعَلِيٌّ الرِّضَا اِمَامٔي, وَمُحَمَّدٌ الْجَوَادُ اِمَامٔي, وَعَلِيٌّ الْهَادٔي اِمَامٔي, وَالْحَسَنُ الْعَسْكَرِيُّ اِمَامٔي, وَالْحُجَّةُ الْمُنْـتَـظَرُ اِمَامٔي, هٓؤُلَاۤءِ صَلَوَاتُ اللٕـهِ عَلَيْـهِمْ اَئِـمَّـتٔي وَسَادَتٔي وَقَادَتٔي وَشُفَعَاۤئٔي, بِــهِمْ أَتَوَلٕي, وَمِنْ اَعْدَاۤئِــهِمْ اَتَـبَـرَّأُ, فِي الدُّنْـيَا وَالْاٰخِرَةِ.

ثُمَّ اعْلَمْ يَا فُلَانُ ابْنُ فُلَانٍ

اِنَّ الـلٕهَ تَبَارَكَ وَتَعَالٰي نِعْمَ الرَّبُّ, وَاَنَّ مُحَمَّدًا صَلَّي الـلٕهُ عَلَيْهِ وَآلَهِ نِعْمَ الرَّسُولُ, وَاَنَّ عَلِيَّ ابْنَ اَبٔـي طَالِبٍ وَاَوْلَادَهُ الْمَعْصُومٔينَ, اَلْاَئِـمَّـةَ الْاِثْنٰي عَشَرَ, نِعْمَ الْاَئِـمَّـةُ, وَاَنَّ مَا جَاۤءَ بِهِ مُحَمَّدٌ صَلَّي الـلٕهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ حَقٌّ, وَاَنَّ الْـمَـوْتَ حَـقٌّ, وَسُـؤَالَ مُـنْـكَرٍ وَنَكٔيـرٍٍ فِي الْــقَـبْـرِ حَقٌّ, وَالْـبَعْثَ حَقٌّ, وَالـنُّشُورَ حَقٌّ, وَالصِّرَاطَ حَقٌّ, وَالْمٔيزَانَ حَقٌّ, وَتَطَايُــرَ الْكُتُبٍ حَقٌّ, وَاَنَّ الْجَنَّـةَ حَقٌّ, وَالـنَّارَ حَقٌّ, وَاَنَّ السَّاعَةَ آتِـيَـةٌ لَا رَيْبَ فٔيهَا, وَاَنَّ الـلٕهَ يَـبْـعَثُ مَنْ فِي الْـقُـبُورِ.

أفَهِمْتَ يَا فُلَانُ
ثَـبَّــتَـكَ الـلٕهُ بِالْـقَوْلِ الـثَّابِتِ, وَهَدَاكَ الـلٕهُ اِلٰي صِرَاطٍ مُسْتَـقٔيمٍ, عَرَّفَ الـلٕهُ بَــيْـنَكَ وَبَـــيْـنَ اَوْلِــيَاۤئِكَ, فٔي مُسْتَــقَــرٍّ مِنْ رَحْمَتِهِ اَللٕــهُمَّ جَافِ الْاَرْضَ عَنْ جَنْـبَـيْـهِ, وَاصْعَدْ بِرُوحِهِ اِلَـيْكَ, وَلَـقِّـهِ مِنْكَ بُرْهَانًا, اَللٕــهُمَّ عَفْوَكَ,عَفْوَكَ, عَفْوَكَ

Daha sonra vefat eden kişinin ruhuna Fatiha okunup orada bulunanlardan onun için Fatiha okumaları istenilir ve bu şekilde telkin duası sona erdirilir.[5]

Telkinin Türkçe Anlamı
Dinle ve anla, ey falan oğlu falan

Acaba hala bizden ayrılırken üzerinde olduğun ahit ve ikrar üzere misin? Allah’tan gayrı bir ilah olmadığı, O’nun tek olup ortaksız olduğu; Muhammed’in O’nun kulu, resulü, peygamberlerin efendisi ve resullerin sonuncusu olduğu; Ali’nin müminlerin emîri, vasilerin efendisi ve bütün âlemlere itaati farz kılınan imam olduğu; Hasan’ın, Hüseyin’in, Hüseyin’in oğlu Ali Zeynelabidin’in, Ali’nin oğlu Muhammed Bakır’ın, Muhammed’in oğlu Cafer Sadık’ın, Cafer’in oğlu Musa Kâzım’ın, Musa’nın oğlu Ali Rıza’nın, Ali’nin oğlu Muhammed Taki’nin, Muhammed’in oğlu Ali Naki’nin, Ali’nin oğlu Hasan Askeri’nin ve Hasan’ın oğlu Kaim, Hüccet Mehdi’nin, (Allah’ın rahmet ve bereketi onların üzerine olsun), müminlerin imamları ve Allah’ın, bütün varlığa olan hüccetleri olduklarına dair ahit ve ikrar (üzere misin); bunu bilmelisin ki, senin bu önderlerin, hidayet önderleridirler ve sana karşı çok ihsankârdırlar.

Ey filan kişinin oğlu filan!

Allah Teberake ve Teala katından, onun elçileri olan iki mukarrep (yüce) melek gelip de sana; Rabbini, Peygamber’ini, dinini, kitabını, kıbleni ve imamlarını sorduklarında, sakın korkma, hüzünlenme ve onların cevabında şöyle de: Allah Rabbimdir; Muhammed (Allah’ın rahmet ve bereketi O’nun ve Ehli Beyti’nin üzerine olsun) peygamberimdir; İslam dinimdir; Kur’an kitabımdır; Kâbe kıblemdir; Ebu Talib oğlu Emîrü’l-Müminin Ali imamımdır; Ali oğlu Hasanü’l-Müçteba imamımdır; Kerbela şehidi, Ali oğlu Hüseyin imamımdır; Ali Zeynelabidin imamımdır; Muhammed Bakır imamımdır; Cafer Sadık imamımdır; Musa Kâzım imamımdır; Ali Rıza imamımdır; Muhammed Cevad imamımdır; Ali Hadi İmamımdır; Hasan Askerî imamımdır ve zuhuru beklenen Hüccet (Mehdi) imamımdır; işte bunlar (Allah’ın rahmeti ve bereketi tamamımın üzerine olsun) imamlarım, efendilerim, önderlerim ve Allah katındaki şefaatçilerimdirler; hem dünyada hem de ahirette bunları seviyorum; bunların düşmanlarından da uzak duruyorum.

Sonra ey filan kişinin oğlu filan bilmelisin ki

Allah Teberake ve Teala ne güzel Rab’dir; Muhammed, (Allah’ın rahmet ve bereketi O’nun ve Ehli Beyti’nin üzerine olsun) ne güzel resuldür; Ali ve masum evlatları, yani On İki İmamlar ne güzel imamlardırlar ve Muhammed’in (Allah’ın rahmeti ve bereketi O’nun ve Ehli Beyti’nin üzerine olsun) getirmiş olduğu (din) haktır; ölüm haktır; Münker ve Nekir’in kabirdeki sorgulaması haktır; yeniden dirilerek mahşere gelmek haktır; sırat haktır; mizan, terazi haktır; amel defterlerinin uçuşarak dağıtılması haktır; cennet haktır; cehennem haktır ve şüphesiz kıyamet gelecektir, bunda hiçbir şüphe yoktur ve Allah mezarda olanları tekrar diriltecektir.

Acaba anladın mı? Ey filan

Allah seni doğru inanç olan iman üzere sağlam kılsın; seni doğru yola hidayet etsin ve rahmetinden var olan ebedi mekanda, sen ve sevdiklerini birbirinize kavuştursun.

Allah’ım, yeri onun için her iki yanından da genişlet; ruhunu kendi katına yücelt ve ona kesin delilini telkin eyle. Allah’ım, onu affet, onu affet, onu affet.

Kadınlara Telkin Verilmesi

Daha önce de işaret edildiği üzere Arapça’da erkek ve kadın kipleri farklıdır; dolayısıyla kadın cenazesinin telkin duası erkeğinkinden farklı olarak aşağıdaki şekilde okunmalıdır:

Burada da telkine başlanmadan önce; yukarıda açıklandığı gibi cenazeye mahrem olan birisi, cenazenin omzundan tutarak uyarırcasına cenazeyi hareket ettirmelidir. Ardından telkin duasını okuyacak olan kişi, ağzını cenazenin kulağına yaklaştırarak üç defa:

اِسْمَعٔي اِفْـهَمٔي, يَا فُلَانَـةُ ابْــنَـةُ فُلَانٍ, “İsmei ifhemi ya fulanetubnetu fulan” diyerek telkin duasını okumaya başlamalıdır.

Erkek cenazesinde açıklandığı gibi burada da “ya fulanetubnetu fulan” tabirinde “fulanetu ve fulan” kelimeleri yerine cenazenin ve babasının ismi söylenir. Örneğin; cenazenin ismi Fatıma, babasının ismi de Muhammed ise, üç defa: “İsmei ifhemi ya Fatımetubnetu Muhammed” yani “Dinle ve anla ey Muhammed kızı Fatıma.” söylenir.
Ardından ise telkin duasının geri kalanının okunmasına devam edilerek şöyle denilir:

Kadınlara Telkin
Kadınlara Telkin

اِسْمَعِی، اِفْهَمِی یٰا فُلٰانَةَ ابْنَةَ فُلٰانٍ

هَلْ أنْتِ عَلَی الْعَهْدِ الَّذِی فَارَقْتِنا عَلَیهِ مِنْ شَهَادَةِ انْ لٰا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَریکَ لَهُ وَ انَّ مُحَمَّداً صَلّی اللّٰهُ عَلَیهِ وَ آلِهِ عَبْدُهُ وَ رَسُولُهُ وَ سَیدُ النَّبِیینَ وَ خاتَمُ الْمُرْسَلِینَ و انَّ عَلِیاً أَمیرُ الْمُؤمِنینَ وَ سَیدُ الْوصِیینَ وَ امامٌ افْتَرَضَ اللّٰهُ طاعَتَهُ عَلَی الْعٰالَمِینَ وَ انَّ الْحَسَنَ وَ الْحُسَینَ وَ عَلِی بْنَ الْحُسَینِ وَ مُحَمَّدَ بْنَ عَلِی وَ جَعْفَرَ بْنَ مُحَمَّدٍ وَ مُوسَی بْنَ جَعْفَرٍ وَ عَلِی بن مُوسیٰ وَ مُحَمَّدَ بْنَ عَلِی وَ عَلی بْنَ مُحَمَّدٍ وَ الْحَسَنَ بْنَ عَلی وَ الْقٰائِمَ الْحُجَّةَ الْمَهْدِی صَلَواتُ اللّٰهِ عَلَیهِمْ ائِمَّةُ الْمُؤمِنینَ وَ حُجَجُ اللّٰهِ عَلَی الْخَلْقِ أَجْمَعِینَ وَ ائِمَّتُکِ ائِمَّةُ هُدی بِکَ ابْرارٌ

یا فُلانَةَ بِنتَ فُلانٍ
اذا اتٰاکِ الْمَلَکٰانِ الْمُقَرَّبٰانِ رَسُولَینِ مِنْ عِندِ اللّٰهِ تَبٰارَکَ وَ تَعٰالَی وَ سَأَلاکِ عَنْ رَبِّکِ وَ عَنْ نَبِیکِ وَ عَنْ دِینِکِ وَ عَنْ کِتابِکِ وَ عَنْ قِبْلَتِکِ وَ عَنْ ائِمَّتِکِ فَلا تَخَافی وَ لا تَحْزَنی وَ قُولی فِی جَوابِهِما اللّٰهُ رَبّی وَ مُحَمَّدٌ صَلَّی اللّٰهُ عَلَیهِ وَ آلِهِ نَبِیی وَ الإِسْلامُ دِینِی وَ الْقُرْآنُ کِتٰابِی وَ الْکَعْبَةُ قِبْلَتِی وَ امیرُ الْمُؤمِنینَ عَلِی بْنُ أبی طٰالِبٍ امٰامی وَ الْحَسَنُ بْنُ عَلِی الُمجْتَبیٰ امٰامی وَ الْحُسَینُ بْنُ عَلِی الشَّهیدُ بِکَرْبَلاءَ امٰامِی وَ عَلِی زَینُ الْعٰابِدِینَ امَامِی وَ مُحَمَّدٌ البِاقِرُ امَامِی وَ جَعْفَرٌ الصّادِقُ امَامِی وَ مُوسَی الکاظِمُ إِمامی وَ عَلِی الرِّضٰا إِمامی و مُحَمَّدٌ الجَوادُ إِمامی و عَلی الْهَادِی امَامِی وَ الْحَسَنُ الْعَسْکَری امَامِی وَ الْحُجَّةُ الْمُنْتَظَرُ امٰامی هٰؤُلٰاءِ صَلَواتُ اللّٰهِ عَلَیهِمْ أَجْمَعِینَ ائِمَّتِی وَ سَادَتِی وَ قَادَتِی وَ شُفَعَائِی بِهِمْ أَتَولَّی وَ مِنْ اعدائِهِمْ أَتَبَرَّأُ فِی الدُّنْیا وَ الآخِرَةِ

ثُمَّ اعْلَمی یا فُلانَةَ بْنَ فُلان
انَّ اللّٰهَ تَبَارَکَ وَ تَعَالَی نِعْمَ الرَّبُّ وَ انَّ مُحَمَّداً صَلَّی اللّٰهُ عَلَیهِ وَ آلِهِ نِعْمَ الرَّسُولُ وَ انَّ عَلِی بْنَ أَبِی طالِبٍ وَ اوْلادَهُ الْمَعْصُومینَ الْأَئِمَّةَ الْاثْنَی عَشَرَ نِعْمَ الْأئِمَّةُ وَ انَّ مٰا جَاءَ بِهِ مُحَمَّدٌ صَلَّی اللّٰهُ عَلَیهِ وَ آلِهِ حَقٌ وَ انَّ الْمَوْتَ حَقٌ وَ سُؤٰالَ مُنْکَرٍ وَ نَکیرٍ فِی القَبْرِ حَقٌّ وَ الْبَعْثَ حَقٌّ‌ النُّشُورَ حَقٌّ وَ الصِّرٰاطَ حَقٌّ وَ الْمِیزٰانَ حَقٌّ وَ تَطٰایرَ الْکُتُبِ حَقٌّ وَ انَّ الْجَنَّةَ حَقٌّ وَ النّٰارَ حَقُّ وَ انَّ السَّاعَةَ آتِیةٌ لا رَیبَ فِیهَا وَ انَّ اللّٰهَ یبْعَثُ مَنْ فِی الْقُبُورِ

أَ فَهِمْتِ یا فُلانَةُ
ثَبَّتَکِ اللّٰهُ بِالْقَولِ الثَّابِتِ وَ هَداکِ اللّٰهُ إِلَی صِرَاطٍ مُسْتَقِیمٍ عَرَّفَ اللّٰهُ بَینَکِ وَ بَینَ اوْلیٰائِکِ فی مُسْتَقَرٍّ مِنْ رَحْمَتِهِ اللّٰهُمَّ جَافِ الْأَرْضَ عَنْ جَنْبَیها وَ اصْعَدْ بِرُوحِها الَیکَ وَ لَقِّها مِنکَ بُرهَاناً اللّٰهُمَّ عَفوَکَ عَفْوَک.

Telkin Sonrası Yapılan İşler

Telkin duasının ardından ister erkek cenazesi olsun ister kadın cenazesi olsun, her şeyden önce, cenazenin üzerine toprak dökülmesini önlemek için, tahta parçası, taş ve benzeri şeylerle naşın üzeri tavan şeklinde kapatılır. Ardından ise mezarın üzerine toprak dökülerek mezar tamamıyla kapatılır ve yerden dört açık parmak miktarında yüksekliğe kavuşturularak mezarın üzeri düz hale getirilir.

Bu arada defin işleminden sonra mezarın üzerine su dökülmesi ve hazirundan dileyenlerin el parmaklarını mezar toprağına batırırarak, Kadir Suresi’ni ve yukarıda işaret edilen diğer sure ve duaları okuyup sevabını vefat eden kişinin ruhuna hediye etmeleri ve onun için Allah Teâlâ’dan mağfiret dilemeleri, Ehlibeyt İmamları tarafından tavsiye edilen bu esnadaki eylemler arasında yer almaktadır.

Yine insanların mezar başından dağılmasından sonra cenaze velisinin veya onun tayin edeceği bir kişinin, orada kalıp, tekrar telkin duasını yüksek sesle okuması, Ehlibeyt İmamları tarafından tekitle tavsiye edilen sünnetlerdendir. [1]

Telkinin Etkisi

Hadislere göre, telkin gibi bazı amellerin, insana ölümden sonra yardımcı olması söz konusudur, yoksa belirleyici ve kesin bir rolü yoktur. Ölümden sonra insanın alın yazısındaki temel faktör, insanın dünya yaşantısındaki inanç ve yaptığı amellerdir. Dünyada yaptığı bazı amel ve eylemler telkinin etkisine mani olabilir, nitekim İmam Sadık’tan (a.s) şöyle nakledilmiştir: Hz. Resulullah Efendimiz (s.a.a) zamanında Medine’de bir kişi hasta olmuş ve o hastalık üzerine dili tutularak kalmıştır… hastanın başucunda duran bir kadına, Peygamber Efendimiz şöyle sordu: “Bu adamın annesi yaşıyor mu?” kadın ben onun annesiyim dediğinde, Efendimiz ona şöyle buyurdu: “Sen ondan razı mısın?” kadın ‘hayır, razı değilim’ deyince, Peygamber efendimiz kadına, onu bağışla dedi. Kadın da onu bağışladı. Sonra Peygamber Efendimiz (s.a.a) adamdan “la ilahe illallah” söylemesini istedi. Adam bu defa diyebildi.[6]

Kaynakça

  1. El-Urvetu’l-Vuska, c. 1, s. 442, 443.
  2. Men La Yahzuruhu’l-Fakih, c. 1, s. 132.
  3. Men La Yahzuruhu’l-Fakih, c. 1, s. 134, hadis: 356.
  4. Mefatihu’l-Cinan.
  5. Tavzihu’l-Mesail (İmam Humeyni), c. 1, s. 344.
  6. Men La Yahzuruhu’l-Fakih, c. 1, s. 132.
  1. İbn Abbas’tan nakledildiğine göre Peygamber efendimiz (s.a.a) Hz. Ali’nin (a.s) annesi Fatıma Bint Esed’in defni sırasında başucunda durmuş ve şöyle söylemiştir: “Ey Fatıma! Münker ve nekir yanına geldiklerinde ve senden rabbini sorduklarında şöyle söyle: ‘Allah benin rabbim, Muhammed benim peygamberim, İslam dinim, Kur’an kitabım, oğlum, imam ve benim velimdir.’ Vesailu’ş-Şia, c. 3, s. 176.
  2. Rivayetlerde ölüm eşiğinde olan kişiye söylenmesi gereken telkin şu şekildedir: “La ilahe illallah'ul-helim'ul-keriMesele La ilahe illallah'ul-aliyy'ul-aziMesele Subhanallahi rabb'is-semavat'is-seb'i ve rabb'il-erezin'es-seb'i ve ma fi hinne ve ma beynehunne ve rabb'il-arş'il-azim, velhamdulillahi rabb'il-âlemin”

Bibliyografi

  • Şeyh Hürrü Amuli, Muhammed bin Hasan, Vesailu’ş-Şia, müessese Alulbeyt (a.s), Kum, birinci baskı, k. 1490.
  • Tabatabai Yezdi, Seyyid Muhammed Kazım, müessese el-A’lemi lil-Matbuat, Beyrut, ikinci baskı, k. 1409.
  • İmam Humeyni, Seyyid Ruhullah, Tavzihu’l-Vesail, c.1, s. 344, Kum, İslami yayınlar, Kum, İran, k. 1424.
  • Şeyh Saduk, Muhammed bin Ali, Men Men La Yahzuruhu’l-Fakih, Neşri Saduk, ş. 1367.